Elif Hanım, bize kendinizi tanıtır mısınız?

Elif Ayhan MEHDİ; Aslen Muğlalıyım. Ege Üni. İletişim Fak. Radyo ve Tv bölümünden mezun oldum ve İstanbul’a geldim. AkTv` miz hizmetteyken uzun bir süre orada çalışma imkanım oldu. Daha sonra çeşitli şirketlerde müşteri hizmetlerinde çalıştım. 2004 yılında Arapça öğrenme isteği ile orada bulunan bir ihvan kardeşimin de teşvikiyle Suriye’nin başkenti Şam’a gitmeye karar verdim.

Bize Suriye`den ve Amerika`ya geliş nedeninizden kısaca bahseder misiniz?

Gençliğimin büyük bir bölümü Istanbul da geçti. 2 seneliğine gittiğim Şam’da yabancılar için Arapça öğreten bir enstitüye kaydoldum. Burada dil okulları kaliteli ve dünyanın bir çok ülkesinden öğrenci kabul ediyor. Halkın dili de Arapça fasih diline yakın. Bu yüzden bu dili öğrenmek için özellikle bu ülke tercih ediliyor diyebilirim. Ancak 2 yılın Arapça öğrenmek için kesinlikle yetmediğini de belirtmeden geçmek istemiyorum.

Burada birkaç okulun sunduğu yurt imkanı var. Sınırlı kişi sayısı nedeniyle yurtta yer bulamadığınızda birkaç arkadaş ev tutabiliyorsunuz. Kiralar Türkiye’ye göre daha uygun ve evlerde birçok demirbaş eşyaları hazır buluyorsunuz. Ulaşım, ülkemizle karşılaştırıldığında çok ucuz. Okul ücretleri de genelde bütçenize uygun oluyor. Benim gittiğim okul güzel bir okuldu, bayan erkek ayrı idi.

Eğitimimi tamamlamak üzere iken bir arkadaş vasıtasıyla eşimle tanıştık. Kendisi, Müslüman olduktan sonra, Arapça öğrenmek ve Müslüman bir bayanla tanışıp evlenmek için yaşadığı şehir Newyork`tan bu ülkeye gelmiş. Burada her ülkeden öğrenci bulabildiğiniz için yabancılar ile evlilikler çok yaygın ve normal karşılanıyor. Eşimle Türkiye` de evlenip daha sonra Amerika`ya geldik.

Okuyucularımız merak edeceklerdir, mahzuru yoksa eşinizin nasıl Müslümanlığı seçtiğini bize anlatabilir misiniz?

Eşim Hristiyanlıkta aradığını bulamayınca diğer dinleri incelemeye başlamış, hatta Budizmi öğrenmek için Japonlarla birlikte yaşamış bir süre. Daha sonra Müslümanlarla tanışmış. Müslümanlık mantıklı gelmiş ancak yine de bir Müslüman ülkesine gidip yaşayışlarını incelemek için Fas’a gitmiş. Ilk defa orda ezan sesini duymuş ve çok etkilenmiş. Bu sesin kendisini çağırdığını düşünmekten kendini alamamış ve Müslüman olmaya karar vermiş.

Yabancı birisiyle evli olmanın zorlukları nelerdir? Yabancı biriyle evlenecek olanlara neler tavsiye edersiniz?

Yabancı biriyle evli olmak evliliğe 2-3 kat daha zorluk getiriyor. Öncelikle Müslüman bile olsanız, yıllar yılı yaşadığı kültürün etkisi altında kalmış bir kişi var karşınızda. Hele o kültür hakkında hiç bir şey bilmiyorsanız bu zorluğu daha da arttırıyor. Çünkü insanların Müslümanlığı uygulayış biçimleri, kültürün etkisiyle ister istemez değişikliğe uğruyor. Mesela, kandil gecelerini biz büyük bir çoşkuyla kutlarız, ama burda sadece belki adı geçer veya geçmez, o kadar.

Böyle bir izdivaç düşünenlere acizane önerim; karşılarındaki kişinin kültürünü, yaşayış biçimini çok iyi öğrenip öyle bu adımı atmaları. Bu sayede kişiyi daha iyi tanıyıp, neyi niçin yaptığını daha iyi anlıyorsunuz. Amerika`ya gelmeseydim eşimle ilgili bazı sorularım havada kalacaktı. Çünkü ben burdaki hayat tarzını fimlerde gördügümüzden başka pek bilmezdim. Burda komşunuz Müslüman bile olsa ilişkiler sınırlıymış. Eşim Turkiye` de iken, komşular çat kapı bize geldiklerinde “niye geliyorlar” diye soruyordu. Ben bunu yanlış anlıyordum. Bu ve bunun gibi bazı diğer sorulara cevap buldum burda. Tabii ki dil sorunu da karşınıza çıkıyor. Bir dile tam hakim olamadığınızda tatsızlıklar, yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Ben Türkçe’ de deyimler, atasözleri kullanmasını seven biriydim. Başka bir dilde uygun espriler yapamıyor, tabiri caizse taşı gediğine koyamıyorsunuz.

Amerika`ya gelirken ne gibi beklentileriniz vardı? Beklentilerinize kavuştunuz mu, hayal kırıklığı yaşadığınız noktalar oldu mu?

Buraya gelirken başlıca amaçlarımdan bazıları, dil öğrenmek, buradaki ihvan kardeşlerimle irtibat sağlamak ve dünya Müslümanlarını tanımaktı. Elhamdüllillah bunları yavaş yavaş gerçekleştirmeye başladım. Tabii en büyük amacım bir gayrimüslime vesile olmakdı. Allah hepimizi bu şerefe nail etsin. Burada kiliselerde, sürekli tekrarlanan malum şeyler, insanlara doğru geldiği için, bunlara inanıyor, başka bir alternatif olabileceğini düşünmüyorlar. Benim İslam ile ilgili söylediklerime birçok kimsenin verdiği cevap “Aa öyle mi hiç duymamıştım, daha önce duyulmamış birşey ne kadar doğru olabilir ki?” oldu.” Demek ki İslam’ı daha çok duyurmalıyız diye düşünüyorum.

Amerika`da halktan farklı muamele görüyor musunuz? Yani Müslüman kimliğinizi herhangi bir sorun olmadan taşıyabiliyor musunuz?

Sadece birkaç yerde başörtüm dolayısıyla farklı davrandıkları izlenimine kapıldım ama genelde çok fazla milletten çok farklı insanların farklı giyim zevkleri olduğu için sizi bu şekilde kabul eden ve hatta kendileri Müslüman olmasa bile sizi gördüklerinde sırf jest olsun diye “Selamun aleykum” diyen insanlarla karşılaştım.

Hayatınıza yerleşmiş, kitap, dergi, giyecek yiyecek vb. alışkanlıklarınızı Türkiye’deki kadar rahat karşılayabiliyor musunuz?

En çok kitap mesele oluyor. Isterdim ki rahmetli Esad Coşan Efendimizin bütün kitaplarını getirebileyim. Son çıkan diğer kitapları da hemen temin edebileyim. Malesef bu neredeyse imkansız oluyor. Yiyecek, giyecek vs. Türk veya Arap market, mağaza gibi yerlerden bulabiliyoruz.

Burada özellikle ilk günlerinizde karşılaştığınız zorluklar nelerdi veya size tuhaf gelen, üzücü olaylar oldu mu?

Zorluklardan ziyade bana tuhaf, üzücü gelen bu ülkedeki israf oranını gördüğüm zaman oldu. Sokaklarda, parklarda yol kenarlarında bulunan su istasyonları açılarak sırf serinlik yapsın diye boşuna akıtıldığını, kimsenin gidip kapatmadığını görmüştüm, uyardığım halde dinleyen olmamıştı, çok üzülmüştüm. Sırf istendiği gibi pişmedi diye yiyecekler atılıyor, marketlerde, taşıma araçlarında klimalar en yüksek derecede açılıyordu. Tüketim oranı çok fazlaydı. Hatta o günlerde bir değerlendirme yazısında, sadece bir Amerikalının neredeyse 50 Hintli kadar tüketim yaptığını okumuştum ve hak vermiştim.

Yaşadığınız ülkenin yaşam şartlarına bağlı olarak alışkanlıklarınızın, zevklerinizin, yaşam tarzınızın değiştiğini düşünüyor musunuz?

Yaşam tarzım sanırım sadece yeme alışkanlıklarından vazgeçmekle oldu. Çaysız, peynirsiz, zeytinsiz bir kahvaltı mesela. Eşim bunları pek yemediği için kahve, pancake, mısır gevreği gibi şeylere alışmak durumunda kaldım. Güney Amerika’dan veya diğer ülkelerden gelen değişik, tropik meyve ve sebzeleri de çok beğenerek kullanmaya başladım. Bunları Türkiye’ de de ucuza bulabilmek isterdim.

Türkiye’de olduğu gibi kolayca komşuluk, arkadaşlık ilişkileri kurabiliyor musunuz, yoksa yabancı bir birey olarak tek başınıza mısınız?

İki yan gayri müslim komşumla kısa konuşmalar yapabiliyoruz. Ancak diğerleriyle bazen sadece selamlaşma oluyor, uzak duruyorlar. Birbirine pek gidip gelme olmuyor.
Müslüman arkadaşlarım var, çok sık görüşme imkanı olmasa bile, yardıma ihtiyacım olduğu zamanlarda destek oluyorlar.

Türkiye’de mevcut olup yaşadığınız yerde bulamayacağınız sizin için önemli olan bir şey var mıdır, varsa nedir?

Kitaplarım, kütüphanem.

Türkiye’den giderken yanınızda götürdüğünüz ve yaşadığınız yerde özlemini duyduğunuz, ulaşması zor veya imkansız yiyecekler nelerdir?

Türkiyedeki doktorum bir rahatsızlığım için aslan pençesi kullan demişti. Burda bulamadım. Bir de ben Arap sabununu çok sık kullanırdım ülkemizde. Burada Türk marketlerine ayda yılda bir geliyor, satamıyorlar diye getirmiyorlar.

Amerika`dan Türkiye’ye bir şeyler götürmek, taşımak mümkün olsaydı bunlar neler olurdu?

Mümkün olsa buranın bahçeli, garajlı, mini basketbol sahalı geniş evlerini, ağaçlarını, yağmurlarını, yollarda koşuşturan sincaplarını götürmek isterdim.

Gözlemlerinize veya tecrübelerinize dayanarak, yaşadığınız ülkede çocuk yetiştirmek konusunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye’ye kıyasla zorlukları veya kolaylıkları nelerdir?

Burda çocuk yetiştirmek 7-8 yaşlarına kadar koruduğun, İslami okullara gönderdiğin, gerekli dini eğitimi verdiğin takdirde kolay olabilir diye düşünüyorum. Gerekli hizmetler var burda. Ancak gençlik zamanlarında çocukları korumak zor olur kanaatindeyim.

Akwa