Zeyneb hanım evvela sizi tanımakla başlayalım, kimdir Zeyneb Briggs?

Z. Briggs: Ben, aslen Sivaslı, Avustralya doğumlu kardeşiniz Zeyneb. Avustralya’nın Sydney şehrinde ikamet ediyorum. Gençlere hizmeti, okumayı ve özellikle ailemle ilgilenmeyi çok severim. Boş zaman bulabilirsem, dikiş dikmeyi, örgü örmeyi ve uzun zamandır görüşemediğim dostlarımı arayıp “nasılsınız?” diye sormayı severim. 1995 yılında Kotku Enstitüsünden mezun oldum. 1998 senesinde Hocamız M. Es’ad Coşan (K.S) ın izdivaç konusunda yardımı ve duası ile eşim Ali Akman ile tanışıp evlendim. Nikahımızı Hocamız R.Aleyh kıydılar, Allah onlardan razı olsun. Amerika’da 6 sene yaşadıktan sonra 2004 senesinde Avustralya’ya kesin dönüş yaptım. Beş çocuk annesiyim. En büyüğümüz 11, en küçüğümüz 5 yaşında. Auburn Gelibolu Camisi Hanımlar Kolu üyesiyim ve Gençler Kolu ile ilgileniyorum. Mesleğim öğretmenlik, şu anda Counseling (danışmanlık) okuyorum. 20 senedir dergahımıza ve camimize hizmet etmekteyim.

Avustralya’da yaşayan Müslümanlar hakkında kısaca bilgi istesek sizden?

Z. Briggs: Avustralya’nın genel nüfusunu bilemiyorum, fakat Avustralya’daki Müslümanların %60 kadarı Sydney civarında yaşıyor. Tabi bunların Müslümanlığı ne kadar yaşadığını bilemem. Auburn, Lakemba, Greenacre ve Bankstown gibi şehirlerde Müslümanlara sıkça rastlamak, onlara ait dükkanları, matbaa, kebabçı ve berberleri görmek mümkündür. En meşhurları da sanırım berber dükkanlarımızdır. Sokaklarda çok değişik yörelerden envai çeşit yiyecek kokuları, çeşit çeşit giyimli insanlar, bu ülkeye ayrı bir renk katıyor. Bilinçli müslümanlar aktif şekilde çalışıyorlar. Sanırım sırf NSW semtinde 700 e yakın İslami kuruluş var.

Avustralya aslında sakin ve temiz bir ortama sahip bir ülke. Bir çok memleketten pek çok insana kucak açmış, doğal güzellikleriyle, kangurularıyla, temizliği ile, barışıyla nice güzelliklerle dolu bir memleket burası. Burada İslamı hizmetler de hızla devam ediyor. Yaşamasını bilene amenna! İnşallah sizlere de kısmet olur bu güzel diyarlar… Rabbimizin yarattığı, dünyanın öbür ucundaki koca adamız, Avustralya…

Mübarek Ramazan ayı içinde bulunuyoruz. Türkiye’den çok güzel haberler alıyoruz, teravihler, iftarlar çok coşkulu geçiyor. Avustralya’da Ramazan nasıl geçer, biraz bahseder misiniz?

Z. Briggs: Sydney’de Ramazanlar pek hoş geçiyor. Ramazanda Türk ekmek fırınları Ramazan simitleri satar. İftar vakitlerinde sokaklar kesinlikle boşalır. Teravihleri her gece ya camide ya da topluca evlerde kılıyoruz. İftar davetleri için takvimimiz dolu, her gece bir toplulukla, arkadaşla veya ailemizle iftar yapıyoruz. Yemekler nefis. Sırf Türk yemekleri değil, farklı milletlerin de yemeklerini tadıyoruz.

Ramazan kutlamalarınız gayri müslimler tarafından nasıl tepki alıyor?

Z. Briggs: Ramazan dolayısıyla buradaki bir süpermarkette “Ramazanınız Mübarek Olsun” yazılı büyük bir levha asılı. Bu çok güzel. Diğer yöreleri bilemiyorum ama, burada müslüman çok olduğu için, gayri müslimler bu durumu hoş görüyorlar.

Tercihiniz olsa Türkiye mi, Avustralya mı dersiniz Zeyneb hanım, ve neden?

Z. Briggs: Dinimizi yaşamak için Avustralya, fakat bayram, seyran ve özel günler için Türkiye. İslamı yaşamak daha kolay olduğu için mecburen Avustralya’da kalmayı tercih ediyoruz. Burada sohbetleri, hizmetleri, davamızı yapma imkanı daha çok oluyor. Fakat gerçekten Türkiye’de yaşamayı tercih ederdim şahsen. Çocuklarımızın hem dedelerimizin, hocalarımızın yaşadığı tarihi mekanları görmelerini, ezan sesleri ile büyümelerini isterdim, hem de ana yurdunda akrabaları tanımalarını isterdim.

Gençler bizim geleceğimiz, Avustralya’daki müslüman gençlik hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Z.Briggs: Gençlik eğer kendilerine yol gösterecek büyükleri varsa çok güzel. Ama yol gösteren yoksa gerçekten kayıplar olabiliyor.

Avustralya’da pek çok cami, mescid ve dergah, gençler için aktif faaliyetler yapmakta. Fakat maalesef talep çok az. Eğlence programı, yeme-içme gibi ikramlı programlar olursa katılım biraz daha artabiliyor.

Ben 2005 senesinden beri yaşları 13 ila 28 arasında değişen gençlerle ilgili çalışmalar yapıyorum. Çok değişik milletlerden katılım yapanlar var ve tüm derslerimiz ingilizce. Katılanlar arasında Arap, Afganistanlı, Somalili, Iraklı, Mısırlı ve tabi ki Türk gençlerimiz var.

AGYC , yani Auburn Gelibolu Youth Committee ile birlikte yürüttüğümüz projelerimiz var. Bu projeler arasında Kur’an öğrenimi, sohbet geceleri, gezme ve piknikler, özel eğlence geceleri, kandil programları ve kabir ziyaretleri var.

Elhamdülillah şu an faal olarak islami faaliyetlerde vazife alan 60 a yakın genç kızımız var. Çoğu tesettüre de girdi, namazlarını kılıyorlar. Hallerinden memnun bir şekilde, islamın getirmiş olduğu mutluluğu yaşıyorlar.

Fakat maalesef kayıplar da çok. Depresyona girenler, hatta intihar edenler bile oluyor. Aileler evlatlarını zamanında İslam edebiyle yetiştirmedikleri ve onlara sorumluluklarını öğretmedikleri için geç kalmış olabiliyorlar ve elleriyle yavrularını ölüm döşeğine atıyorlar. Allah yardımcımız olsun, böyle olumsuzluklardan bizi uzak tutsun inşallah.

Zeyneb hanım, sohbetimizin başında Danışmanlık okuduğunuzdan bahsettiniz. Bu bölümü seçmenizin özel bir sebebi var mı acaba?

Z. Briggs: Kariyer tercihimde Danışmanlığı seçmemin sebebi burada bulunan problemli genç kızlarımıza destek olabilme arzusu. Onların sorunlarını dinlemek ve gerekirse İslami açıdan çözüm yolları bulmak. Bilgilerimin ileride kendim ve ailem için de faydalı olacağı kanaatindeyim.

Genç kızlarla çok irtibatlısınız. Sizden bir karşılaştırma yapmanızı istesek ne dersiniz acaba; mesela Araplar nasıl, Mısırlılar, Afganlar ve onlarla mukayese edersek Türk gençlerimizin yapısı nasıl sizce?

Z.Briggs: Türkler tabi ki çok edepli, ama Arap kızlarımız da var, bir sözümü tekrar ettirmezler, hemen ‘tamam hocam, olur hocam’ derler. Maşallah pek de tatlılar. Öğrenmeyi çok seviyorlar, özellikle ilmi meseleleri can kulağı ile dinliyorlar. Yeni müslüman olmuş kızlarımız da çok itaatkar olabiliyor. İnsan ne kazanırsa gençlşkte kazanıyor. Edebi de, ilmi de… Bazıları için çok zor, aileleri islamı yaşamıyorsa zor oluyor. Bazen de tamamen zıttı oluyor ve çocuklarda bir ‘neden’ sorusu oluyor.

Fakat dinimizi güle oynaya öğretmeye çalışıyoruz, önemli olan bir şeyler kazanabilmeleri inşallah. Bu arada, bizi yetiştiren tüm hocalarımızdan Allah razı olsun!

Zeyneb hanım, gençlerle ilgili pek çok çalışmanızın ve hedeflerinizin olduğunu görebiliyoruz. Peki kendi çocuklarınız için ne gibi hedefleriniz var acaba?

Z. Briggs: Çocuklar… Ooo, bence bu meseleye hiç girmeyelim. Onlar için hedeflediklerimi sıralasam sayfalar tutar. Ama kısaca bahsetmek gerekirse, her birinin ihlaslı birer derviş olmalarını, ileride şehit olacak erler olmalarını temenni ediyorum. Allah’tan başka kimseye muhtaç olmayacak, elindekine şükredecek, razı olacak, itaatde kusur etmeyecek ve her zaman aktif olmalarını dilerim inşallah. Dahası da var ama, bu kadarını açıklamak yeterli sanırım.

Avustralya’da yaşayan Türkler yıllar içinde artık adetlerini de taşımış olmalılar oraya. Mesela kına geceleri ve düğünler, nasıl kutlanıyor böyle zamanlar? Siz gençlerle ilgilendiğiniz için farklı deneyimleriniz olmuştur diye düşünüyoruz, bizimle paylaşır mısınız lütfen?

Z. Briggs: Biraz bencillik gibi olacak belki ama, ben kendi düğünümden başka hiç bir düğünü beğenemedim. Elhamdülillah Merhum Hocamız (Prof. Dr. M.Es’ad Coşan) ve Validemiz de gelmişlerdi. Bayan- erkek ayrı salonlarda yapılmıştı düğünümüz.

Beyler tarafında 12 kişilik bir ilahi grubu vardı. Grup Araplardan oluşuyordu ve sırf Allah rızası için geldiler. O zaman neler oldu, neler… Ben telefon başında saatlerce düğüne eğlence katacak birilerini arıyorum, ama çok pahalı hepsi de. Mesela halk oyunları grubu $500 istedi, mehter takımı $1000. Fakat bu katılan grup, ‘biz izdivaç işlerine Rabbimizin rızası için geliriz’ dediler, çok sevindim tabi.

Onlara tembih de ettim, Şeyhimiz katılacak, biraz zikirli filan olsun dedim. Kılıç kalkan oyunları oynadılar. Beyler bizden daha çok eğlenmişlerdi.

Gelelim bayanlar tarafına; benim seçtiğim 12 talebe vardı, hepsi takım giyindiler ve ilahiler söylediler. Bir de kızlarımızın miniklerinden Mevlevi grubumuz gösteri yaptı. Genelde sufi müziği dinlendi ve şiirler okundu. İşte böyle, düğünüm çok güzel geçti Elhamdülillah.

Eminim herkesinki de kendisi için güzeldir. Fakat mübarek insanların duası, orada bulunmaları çok ama çok mutlu etmişti bizleri. Zaten şu kerameti de eklemek gerekir; bizim sadıcımız Orhan Hoca idi. Kendisi düğünümüzden bir gece evvel rüya görmüş. Rüyada bir telaş, bir kalabalık… Arkasından bir el dokunmuş omzuna, bir de ne görsün, mübarek Hz. Ömer R.Anh Efendimiz. Kendisine şöyle hitab etmiş: “Üzülmeyin, telaşlanmayın, biz bu düğünü ele aldık…” Allahu Ekber!

İşte böyle… Şimdiki kına gecelerine inanın eğlenmekten ziyad sırf gençleri toparlamak, biraz da edep ve giyim konularında uyarmak için gidiyorum. Bazen kızlarım bana takılırlar, ‘cimcikci hoca’ diye, çünkü kısa giydiklerinde onlara cimdik atıyorum, bir daha yapmasınlar diye. Çoğu gençleri böyle kazandım inanın. Allah daha iyisini bilir.

Çok teşekkür ediyoruz Zeyneb hanım. Keyifli bir söyleşi oldu bu. Allah razı olsun…