Merhaba Mercan hanım, kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

Başörtüsü yasakları nedeniyle liseye Türkiye’de devam edemediğim için uzaktan eğitimle bir Amerikan lisesini bitirdim. Bu sırada benim gibi, okulu bırakmak zorunda kalanlara uzaktan eğitim konusunda danışmanlık yapmaya başladım. Bir çok öğrencim de bu şekilde liseyi bitirdi Elhamdulillah. Halen daha engelli olduğu için veya başka sebeplerle okula gidemeyen kişilere danışmanlık yapıyorum.

Sonra Penn State Üniversitesinde İş Yönetimi okumaya başladım. Ama hamileliğimde doktor tavsiyesiyle ara verdim. Bebeğim doğunca da ilk onceliğim o oldu. Onu eğitmenin kendimi eğitmekten gectiğini düşündüğümden, şu an bunun için çabalıyorum. Üniversiteyi ileride kendi yapıma daha uygun başka bir bölüm seçerek tamamlamayı düşünüyorum.

Ama asıl yapmak istediğim şey “Ya Kur’an öğrenen, ya da Kur’an öğreten olmak” düsturuyla şu an hafızlığımı tamamlayıp sağlamlaştırmaya çalışıyorum. İnşallah sonrasında da  Kuran öğreten olmak nasip olur.

Son yılların turistik ve iş maksadlı gezi ve yatırımlarında hep öne plana çıkan bu ülke nasıl bir yer acaba? Burada yaşamak nasıl?

Kendi adıma cevap vermem gerekirse oğlum büyüyüp, arkadaşlarından ve çevreden daha çok etkileneceği döneme gelene kadar burada yaşamak bizim için güzel. Birleşik Arap Emirlikleri yedi emirlikten oluşuyor. Bunların en bilinenleri başkent Abu Dhabi ve Dubai. Biz Ras Al Khaimah Emirliği’nde yaşıyoruz. Abu Dhabi ve Dubai’ye kıyasla daha mütevazı, yeni yeni gelişen bir emirlik. Elhamdulillah çocukların doğayla iç içe olabileceği, çölün ortasında yemyeşil, temiz, bakımlı bir bölgede yaşıyoruz. Hemen hemen her evin bahçesinden dışarılara kadar sarkan rengarenk begonviller ve en güzel parfümlerle yarışacak güzellikte kokan Hint yaseminleri benim gözümde buranın simgelerinden.

İklim yönünden bakarsak burada tek mevsim var: Yaz! Sıcak yaz, normal yaz ve serin yaz. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında 50 dereceye yaklaşan sıcakları biraz zorlasa da, onun dışında tüm sene her daim güneşli, güzel bir ülke burası.

Burada yerli halka “Emirati” deniliyor. Nüfusun yaklaşık %20’sini oluşturuyorlar. Ve kendi ülkelerinin sefasını sürüyorlar. Nüfusun yaklaşık %60’ı Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Filipinler ve diğer Asya ülkelerinden buraya çalışmaya gelen göçmen işçilerden oluşuyor. Çok büyük çoğunluğu ailelerini buraya getiremiyorlar. İşçi kamplarında birarada kalıyorlar. Ayda 150$ – 550$ civarında bir ücret karşılığında en ağır işlerde çalışıp ailelerine para gönderiyorlar. Onlar da bu ülkenin cefasını çeken kesim.

Nüfusun geri kalanı “expat” diye isimlendirilen, özellikle Batılı ülkelerden buraya çalışmaya gelen kesimden oluşuyor. Göçmen işçilerden farkları, donanımlı, profesyonel çalışan olmaları. Çalıştığının karşılığını alıp, doğal güzelliklerin tadını çıkaran bu kesim de burada yaşamaktan oldukça memnun.

Siz ne sebeple bulunuyorsunuz BAE’de?

Bir süre yurtdışında yaşama planımız vardı. Eşim kendi şirketini kurmayı düşündüğü için, araştırdığımız birkaç ülke içinde şartları bize en uygun ülke burası oldu. Nasibimiz de buradaymış, geldik.

Müslüman bir ülkeden bahsediyoruz ama, reklamı edilen durumun İslamiyetle uzaktan yakından bir alakası yok. Bu bir tezat mı, yoksa gerçekten yozlaşmış bir İslam ülkesi mi?

Bu ülkenin Müslüman kimliğinden daha öne çıkan bir kimliği var. Burası ihtişam, gösteriş ve “en”lerin ülkesi. Her şeyin en büyüğüne sahip olma hevesi, buradaki hayatın tüketim üzerine kurulmasına sebep olmuş. “Dünyanın en yüksek binası”, “dünyanın en büyük alışveriş merkezi”, “dünyanın en iyi oteli”, “dünyanın en büyük yapay adası” şeklinde başlayan liste “dünyanın en büyük kağıt havlusu”na kadar gidiyor! Burası birçok değerin yerini paranın almaya başladığı bir ülke. Müslümanlık daha çok bir etiket/title olarak geri planda kalmış.

Ama Hicri takvim kullanılması, Cuma günlerinin, hicri yeni yılın ilk gününün, Mevlid kandilinin resmi tatil olması, camiler ve ezanlar gayrimüslim bir ülkeden ayrıldığı noktalar. Müslümlanlara satılan tüm ürünlerin helal sertifikalı olması, dünyaca ünlü fastfood zincirleri dahil tüm yemek yeme alanlarında yine herşeyin helal olması da bir Müslüman olarak burada yaşamayı kolaylaştırıyor.

Normal halk nasıl yaşıyor? Tuhaf kaçmazsa eğer, herkes çok mu zengin?

Herkes para içinde yüzüyor gibi bir yaklaşım yanlış olur belki ama maddi açıdan sıkıntı çeken Emirati yoktur. Devlet “bu topraklardan kazandığımız paradan yararlanmak halkımızın da hakkı” diyerek kendi vatandaşlarına birçok imtiyazlar sağlıyor. Emiratiler için eğitim, sağlık hizmetleri ücretsiz. Elektrik ve su gibi şeyler için daha az ücret ödüyorlar. İşe alımlarda öncelikleri oluyor. Bir Emirati erkek Emirati bir hanımla evlenirse devlet hediye olarak yüklü bir miktar para veriyor. Yine doğan çocukları için de bu şekilde para alıyorlar. Yurtdışına eğitim için devlet bursuyla gidiyorlar.

Burada yabancıların iş yapabilmesi için, şirket kurarken bir Emiratinin ona sponsor olması gerekiyor. Ve bu şekilde açılan şirketlere ortak oldukları için herhangi bir iş yapmadan da gelir elde edebiliyorlar.

Emiratileri bir inşaat işçisi, tezgahtar veya garson olarak görmek imkansız. Büyük çoğunluğu işveren konumunda. Çalışan Emiratileri genelde kamu personeli olarak veya bankacılık sektörü gibi birkaç alanda görebiliyoruz.

İzlediğim bir belgeselde Abu Dhabi Emiri’nin uzaktan bir akrabası yaşamını ve milyar dolarlık servetini anlatıyordu. Ailesi için değil, sadece kendi kişisel ihtiyaçları için hizmetinde 200’den fazla kişi olduğundan bahsediyordu. Normal bir yaşam sürenler olsa da çok büyük bir kısmı tabii ki çok zengin. Petrol, turizm ve ticaretten elde edilen kazançları olduğu sürece bu ülkede ulaşamayacakları hizmet veya ürün yok. Dolayısıyla lükste sınır yok.

Manevi hayat nasıl BAE’de?

Bir Arap ülkesi olsa da günlük hayatın namaz vakitlerine göre şekillendiği, bayram ve Cuma namazlarına bayanların da katıldığı, cami eksenli bir hayat yaşanmıyor burada. Manevi hayat deyince ülkeyi Sharjah Emirliği ve diğer emirlikler olarak ikiye ayırmak gerekiyor. İslami bir yaşantının hissedildiği “muhafazakar” olarak tanımlanabilecek tek emirlik Sharjah. Bunun sebebi, emirinin muhafazakar biri olması.

Kur’an ezberine çok kıymet veriyorlar. Bunun için özel olarak açılmış Kur’an ezber merkezleri var. Devlet okullarında da bu şekilde uygulamalar var.

Yerli halk büyük ihtimalle kendi değer ve geleneklerinin bozulmasından çekindiği için yabancılardan çok izole yaşıyor. Mesela yaygın olarak kullanılan dil İngilizce ve yerli halkın çoğu İngilizceyi oldukça iyi biliyor. Fakat özellikle Batılı Müslümanlardan Arapça bilmeyenlerle çok muhatap olmuyorlar. Benim yaşadığım emirlikte camilerin bir çoğunda bayanlar için bölüm yok. Zaten en büyük camilerde bile bayan cemaat yok. Yerli halk şehir merkezlerinde müstakil evlerde yaşıyor. Yabancılar içinse müstakil ev ve apartman seçenekleri olan binlerce haneden oluşan devasa siteler oluşturulmuş. Yerli halkın kendi içinde başka uygulamaları varsa bilemiyorum ama burada Müslümanlar arası bir kaynaşma pek mümkün olmuyor.

Ben oldukça çabalamama rağmen ilk Müslüman arkadaşımı buraya geldikten 8-9 ay sonra bulabildim. Onunla da birileriyle tanışmak duasıyla gittiğim camilerden değil, internetten tanıştık!

Burada tamamen İslam hukuku uygulanmıyor. Her emirliğin farklı kuralları ve uygulamaları var. Sharjah hariç tüm emirliklerde gayrimüslimlere domuz eti ve alkol satışı yapan yerler var. Birçok markette sadece gayrimüslimlerin girebildiği özel bölümler var. Otellerde, eğlence mekanlarında içki serbest. Sharjah’da bunlar yasak olduğu için, gayrimüslimler burada yaşamayı pek tercih etmiyor. Sharjah bu ülkenin bir nevi korunmuş bölgesi.

Ramazan ayında yemek satışı yapan yerler iftara kadar kapalı. Gayrimüslimler dahil herkesin halka açık yerde birseyler yiyip içmesi yasak ve karşılığında ceza uygulanıyor. İş yerleri, marketler ve alışveriş merkezleri de akşam üzerine kadar kapalı oluyor. Fakat bu uygulamaların dışında Türkiye’deki gibi bir Ramazanın coşkusu yok. Camilerde programlar, mukabeleler yok. Teravih namazları bazı camilerde kıldırılıyor, ve genelde bayanlar katılmıyor.

Buranın manevi bir geçmişi de yok. İstanbul’da yaşadıktan sonra insan bunun yokluğunu daha çok hissediyor galiba. Buradaki ilk bayramımızda ziyaret edeceğimiz pek tanıdığımız olmadığından acaba ziyaret edilecek Sahabe kabirileri var mı diye araştırmıştık. Yakınlarda bir evliya veya Sahabeye ait olduğu söylenen tek bir kabir vardı, o da Umman sınırını geçince. Yani Birleşik Arap Emirlikleri sınırları içinde tek bir Sahabe kabri yok.

Kısaca adetlerinden, kültürlerinden bahsetmenizi istesek?

Kültürlerinde at, deve ve şahinin çok önemli bir yeri var. Deve eti genelde sadece özel günlerde tüketiliyor, develer genellikle sütü için besleniyor. At ve deve yarışları ve deve güzellik yarışmaları da oldukça popüler.

Kına çok yaygın. Eli kınasız bir hanım görmek neredeyse imkansız.

Balıkçılık geçmişten günümüze devam eden bir gelenek. İnci avcılığı ise petrolden önce önemli bir gelir kaynağı imiş. Sonrasında kültür incisine karşı rekabet edemedikleri için önemini yitirmiş. Şu an turistik amaçlı kullanılıyor. İnci müzesini gezip, ardından denizden size özel bir inci çıkarılmasıyla tamamlanan turlar var.

Kokular ve kokulanmak çok önemli burada. Öd (oud) içeren kokular parfüm olarak veya buhur olarak çok yaygın kullanılıyor. Misafirlere koku ikram ediliyor ve genelde bütün kapalı alanlarda buhur yakılıyor.

Bir de benim buraya geldiğimde en çok dikkatimi çeken adetleri gece çölde ateş yakarak oturmaları olmuştu. Özellikle haftasonunun başladığı Perşembe akşamları yol kenarlarına park etmiş onlarca araç görmek çok olağan bir durum. İnsanlar çölde ateş etrafında toplanıp sohbet ediyor, geleneksel hikayeler anlatılıyor, şarkılar söyleyip geleneksel danslarını yapıyorlar. Yerli halk iklim koşullarının da etkisiyle özellikle yaz aylarında daha çok gece yaşıyor, gündüz dinleniyor.

Çölde 4×4lerle veya ATVlerle yapılan çöl safarisi de günlük hayatta önemli yer tutuyor.

Eğitim nasıl? Sizce çocuk yetiştirmek için uygun bir yer mi?

Devlet okullarında eğitimin iyi seviyede olduğu söyleniyor. Ama anadilimiz Arapça olmadığı için biz bu sistemin dışında kalıyoruz. Özel okullarda ise oldukça karma bir sistem var. Birçok ülke kendi okullarını açıp, kendi dilinde eğitim verip kendi sistemini uygulayabiliyor. Hint okulları, İran okulları çok yaygın. Birçok okul İngiliz ve Amerikan sistemlerini uyguluyor.

Okullarda kalite arttıkça bekleme listeleri uzuyor. Özellikle Dubai gibi birkaç emirlikte iyi bir okula gidebilmesi için çocuk doğar doğmaz okula kaydettirmek gerekiyor.

Devlet okullarında İslami eğitim veriliyor. Diğer okullarda ise haftada iki saat zorunlu Arapça dersleri var. Müslüman çocuklar için de haftada iki saat İslami bilgiler dersi oluyor. Devlet okulları zaten İslami eğitim verdiği için, gayrimüslim ülkelerde yaşayanların yakından bildiği “İslamic school” kavramı burada yok. Bu durum bizim gibi anadili Arapça olmayanlar için biraz zorlayıcı. Çünkü özel okullarda öğretmenlerin ve öğrencilerin büyük çoğunluğu gayrimüslim. Müslüman çocukların okulda ortak değerler paylaştığı, güzel örnek teşkil eden bir arkadaş çevresi olamıyor.
Emiratiler için çocuk eğitimi diye bir şey çok söz konusu değil galiba. Etrafta tüm gayrimüslimler Emirati çocuklarının şımarıklıklarından dert yanıyor. Benim de gözlemlediğim kadarıyla çocuklara sınırsız bir özgürlük ve maddi imkan sağlanıyor. Ve zaten çocukları aileler yetiştirmiyor, bakıcılar büyütüyor.

Dolayısıyla çocuk yetiştirmek için çok da iyi bir seçenek olduğunu düşünmüyorum.

İngiliz sömürgesi altında uzun yıllar kalmış bir ülke burası. Şeyh Zayed bin Sultan Al Nahyan ülkeyi bu günlere getiren şahıs imiş. Kimdir Şeyh Zayed?

Bildiğim kadarıyla anlatacak olursam, BAE’nin kurucusu ve ilk devlet başkanı. Dünyanın sayılı zenginlerinden.
Halkının gözünde çölde yaşadıkları bedevi hayattan modern şehir hayatına geçmelerini sağlayan vizyoner bir lider. Petrolden elde edilen geliri, kendinden önceki yöneticiler gibi sadece ailesine aktarmamış. Şehrin alt yapısını oluşturmuş, hastaneler ve eğitim kurumları açılması için yatırımlar yapmış.

“Çölü yeşile çeviren adam” deniliyor onun için. Çevreci biri olduğu ve doğal hayatı korumak için önemli işler yaptığı söyleniyor.

Şeyh Zayed ve BAE yönetimi bölgesel savaşlarda çoğunlukla tarafsız kalmış. Dış siyasette İsrail’e karşı olan tutumu dışında özellikle Batıyla iyi geçinmeyi hedefleyen ılımlı bir tavırda olmuş. Bu sebeple birçok ülkede vakıflara, üniversitelere, yardım organizasyonlarına karşılıksız hatırı sayılır miktarlarda bağışlar yapmış.

Yöneticiler kral gibi mi yaşıyor, halkla ilişkileri nasıldır?

Evet, sadece yöneticiler değil sülaleleri de krallar gibi oldukça gösterişli hayatlar yaşıyorlar.

Halk bundan çok değil, 40 sene önce çölde, balıkçılık ve inci avcılığı yaparak basit bir bedevi hayatı yaşarken, maddi anlamda refaha çıktıkları için emirlerine müteşekkir ve itaaatkarlar.

Basın alanında Emirler ve aileleri hakkında sansür uygulanıyor. İnternette de ülkenin imajına zarar verecek yayın yapmak veya emirler hakkında olumsuz yorumda bulunmak yasak. 3 yıla kadar hapis cezası var.

Dolayısıyla emirlere karşı eleştirel tutumda olanlar varsa da bu gündeme gelmiyor.

Ülkede yerli halk ile yabancılar arasında bir sınıf farkı olduğu doğru mu?

Burada yaşayan yabancıların gözünde Emiratilerin bu konuda çok olumlu bir imajı yok. Buraya ilk geldiğimde tanıştığım İrlandalı bir hanım “Eğer bir Emirati arabana çarparsa hiçbir tepki verme, Emiratilerle hiç bir şekilde tartışmaya girme. Emir veya emir yakınlarına bir telefon açmasıyla vizen iptal olur ve sınır dışı edilirsin.” demişti. Tabi bu bana göre abartılı bir yaklaşım. Ama örnekleri de yaşanmış. “Bu ülkeye ve paraya sahip olan biziz, siz ise bize hizmet etmek için buradasınız” havası var malesef.

Burada yaşayan, çalışan yabancılar bu ülkenin vatandaşı olamıyor. Burada doğan çocukları da vatandaşlık alamıyor. Emirati bir hanım yabancı bir erkekle evlilik yaparsa , erkek vatandaşlık alamıyor, Emirati hanım da vatandaşlıktan çıkarılıyor. Emirati bir erkek yabancı bir hanımla evlenirse ise ancak 5 yıl evli kaldıktan sonra hanım vatandaşlık alabiliyor. Emiratiler bu ülkede üstün ve ayrıcalıklı bir konumdalar. Zaten göçmen işçiler ve Emiratiler arasında köle-efendi ilişkisi var.

Erkeklerin kandura denilen beyaz elbiseleri, bayanların siyah abayeleri Emiratilerin bir simgesi gibi. Bu yüzden genç nesil dahil herkes hala geleneksel şekilde giyiniyor.

Ama böyle bir tabloya karşı benim tanıştığım istisnasız tüm Emiratiler oldukça güzel, yardımsever insanlardı. İnsanın olduğu her yerde olduğu gibi, burada da iyiler ve kötüler var.

BAE’de kadınların sosyal hayattaki rolü ve durumu nasıldır?

Kadınlar için eğitim veya çalışma hayatında hiç bir kısıtlama yok. Araba kullanabiliyorlar.

Bu ülkede kadınların oldukça rahat yaşadığını söyleyebiliriz. 4 çocuğa 5 bakıcı, ev işleri için yardımcılar ve her türlü hizmeti satın alma lüksü olan bu ülke hanımları her daim bakımlı, alımlı. Her taraf güzellik merkezleri ve kına salonlarıyla dolu. Bayanların büyük çoğunluğu her daim oldukça abartılı makyajli.

Bayanların gece kız kıza dışarı çıkıp eğlenmeleri çok doğal bir durum. Bu yüzden havuzlarda, eğlence merkezlerinde haftanın belli günlerinde “girl’s night” diye bayanlara özel eğlenceler düzenleniliyor.

Velhasıl bu ülkede bayanlar için “saçını süpürge etmek” kavramı yok.

Ülkenin Türkiye ile ilişkilerine değinmenizi istersek, ne söyleyebilirsiniz?

İki devlet arasında her geçen gün büyüyen güçlü bir ticaret ilişkisi var. Burada yaşayan halk Türkiye’ye sempati duyuor. Ve hemen hemen her karşılaştığım kişi Türkiye’ye gittiğinden veya gideceğinden bahsediyor. Fakat Türkiye hakkındaki bilgileri, ilgi ve sempatilerinin kaynağı çok popüler olan Türk dizileri.

Ülkede en çok sevdiğiniz ve hemen alışabildiğiniz şeylerle hiç sevemediğiniz ve alışamadığınız şeyler nelerdir?

Hem İslami geleneklerden dolayı, hem de Emiratilerin yabancılara karşı mesafeli olmasından dolayı mahremiyet kavramı hayatın her alanında çok içselleştirilmiş. Benim de çok hassas olduğum bir konu olduğu için, bu açıdan kendimi çok rahat hissediyorum. Devlet dairelerinde bayan ve erkeklerin bölümleri ayrı. Devlet hastanelerinde de bu şekilde. Günlük hayatta da bunu destekleyen birçok uygulama var. Tüm kuaför, güzellik merkezleri dışarıdan görülemeyecek yapıda korunaklı. Ve kapılarında da içeri sadece bayanların girmesini kontrol eden görevliler oluyor. Daha basit bir örnek olarak: su siparişleri için toplu ödeme yapıp kupon kitapçığı satın alınıyor. Boşalan damacanayla birlikte kuponu kapıya bırakıyorsunuz. Kimseyle muhatap olmanız gerekmiyor. Burada yaşayan diğer milletlerden insanlar da buna adapte olmuşlar. Bir bayan asansörde yalnızken gayrimüslim erkekler bile o asansöre binmiyor.

Bu ülkeye dair çok sevdiğim başka bir şey, güzel sahilleri, bakımlı doğal alanları ve özellikle kuşlar. Türkiye’de sokakta gördüğümüz kuşlar genelde serçe, güvercin ve kargayla sınırlı iken burada turkuazdan fıstık yeşiline kadar rengarenk, çeşit çeşit kuşlar görmek ve muhteşem cıvıltılarını dinlemek mümkün.

Sevmediğim yönü ise modern kölelik sistemi diyebileceğimiz göçmen işçilerle olan ilişkiler. Sokakta, parkta bahçede dahi hepsinin bana karşı “hazır ol” durumuna geçmesi beni çok rahatsız ediyor. Mesela topluma açık lavabolarda sürekli içeride duran görevliler var. Sizin için çeşmeyi açıp elinize sabun döküp sonrada hemen kağıt havlu makinesinin düğmesine basıyorlar. Burada hizmette sınır yok. Hadi bu belki iş tanımında vardır, görevi budur diye düşünüyorum ama aynı kişi beni yolda gördüğünde elimdeki poşetleri alıp arabaya kadar taşımak istiyor. Benim için rahatsızlık verici bir durum.

Alışamayacağım başka bir şey havanın çok sıcak olduğu dönemlerde çeşmeden kaynara yakın sıcak su akması galiba. Evin içindeki deposu evde klima çalışmasından dolayı suyu el yakmayacak kıvama getirebildiği için su ısıtıcıyı soğutucu olarak kullanıyoruz. Peygamberimiz’in (s.a.v) “Allah’ım muhabbetini bana soğuk suyu sevmekten daha sevgili kıl” duasının manasını burada anladım.

Yemek kültürü, yetişen değişik sebze ve meyveler nasıldır?

Burada üretilen ve tüketilen ürünlerin başında hurma geliyor. Hurmanın birçok çeşidi, hurma balı denilen pekmez benzeri bir ürün, hurmalı kurabiyeler gibi bir çok ürün yaygın olarak tüketiliyor.

Bunun dışında iklimden ve çöl kumunun sebze meyve yetiştirmeye çok elverişli olmamasından dolayı yetişen meyve sebze çok sınırlı. Bizim görüp aldığımız lokal ürünler patates ve salatalık. Ama burada ulaşamadığınız sebze meyve çok nadirdir. Her çeşit meyve sebze dünyanın dört bir yanından ithal ediliyor. Tabi ki buna bağlı olarak fiyatları Türkiye’ye kıyasla oldukça pahalı.

Emiratilerin yemek kültürleri çeşitli baharatlar kullanılarak hazırlanan et/tavuk ve pilav ve deniz ürünleri üzerine kurulu.
Kahvenin de yemek kültüründe önemli bir yeri var.

Çok değerli Mercan hanımefendiye bu faydalı ve bilgilendirici sohbet için teşekkür ediyor, hafızlığında, anneliğinde, çalışma hayatında ve öğrenciliğinde muvaffakiyetler temenni ediyoruz.

Röportaj: Nurgül Çelik- 2015