Allah’ın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun Enis Bey, öncelikle bizimle Bosna hakkında ki tecrübelerinizi paylaşmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Kendinizi tanıtarak başlar mısınız?

Bismillahirrahmanirrahim. Allah’ın selamı rahmeti bereketi ihsanı ve ikramı sizlerin ve bütün İslam ümmetinin üzerine olsun. Öncelikle röportaj talebiniz bizleri onurlandırdı teşekkür ederiz. Efendim bendeniz 2005 yılı Eylül ayında Bosna Hersek’e üniversite tahsilimi yapmak amacıyla geldim. Uluslararası Sarayevo Üniversitesi Sosyal ve Siyasal bilimler son sınıf öğrencisiyim.

Aslen Balkanlı olmamın ve büyüklerimizin bu yöndeki tavsiyeleri de ümmetin Batı’daki ribatı olan Bosna’ya gelmem hususunda teşvik edici oldu. 4 çocuklu bir ailenin en büyük çocuğuyum, üniversiteye kadar olan tahsilimi Türkiye’de tamamladım ve kısmi bir göç yaşamış olduk. Âcizane bendeniz ile aktaracaklarım böyledir.

Bosna ile ilişkinizi ve şu anki konumunuzu ifade eder misiniz?

Bosna ile öncelikli olarak bir Müslüman olarak derin bir bağım var, her diğer ümmet toprağıyla olduğu gibi. Ancak burayla bir kan bağım da mevcut, hem validem hem de babam Balkan doğumlu olup çok küçük yaşlarda komünist rejimden kaçıp Türkiye’ye yerleşmişler. Bendeniz de bu topraklara kısmi bir dönüş yapmış oldum. Burada bir yandan tahsilimi gerçekleştirip bir yandan da birçok sosyal faaliyet ve rehberlik tercümanlık gibi hizmetler verme gayretindeyim.

Oradaki Müslüman gençliği nasıl tanımlarsınız?  

Buradaki Müslüman gençlik ile ilgili bendenizin görüşleri çok ümitvar. Her ne kadar gayrimüslimlerin birçok farklı kanaldan asimile çalışmaları bulunuyorsa da buradaki Müslüman gençliğin kaliteli bir biçimde ilerlediği kanaatindeyim. Buradaki Müslüman gençliğin çoğunluğunu yerli Müslümanlar oluşturuyor. Şunu gözden kaçırmamamız lazım, buradaki kardeşlerimizin imanları canlarıyla sınandı ve o süreçte gri yoktu, sadece siyah ve beyaz. Elhamdulillah geride kalanların çoğunluğunda gördüğümüz sahne “madem Müslüman olduğumuz için katlediliyoruz, o zaman hakkıyla Müslüman olalım ve Rabbimizin razı olduğu kullar olmaya çalışalım” şeklindedir. Bu konuda Aliya İzetbegoviç’in yakın dostu Cemaleddin Latiç’in bir yaklaşımı bendeniz için önem teşkil eder. Kendisi der ki “Savaştan önce biz bazı merkezi camilerde 3- 4 kişi Cuma namazı kılabilirsek üzerine iki rekat şükür namazı kılardık şimdi elhamdülillah camiler dolup taşıyor.” ve bu gerçekliğin diğer bir yüzü ise buradaki cami cemaatlerindeki genç nüfusun oldukça yoğun oluşudur. Çok olumlu bir tablo çiziyorum farkındayım ancak tekrar etmek istiyorum, burada bir katliam yaşandı ve buradaki insanlar imanlarıyla sınandı. Bunca kısa zamanda bu kadar hızlı bir gelişme bence zaten fazlasıyla olumlu elhamdulillah.

Anlattıklarınız çok olumlu ve ümitverici gerçekten de. Peki, Bosnalı gençlerin karşılaştığı zorluklar nedir sizce?

Bosna, ümmetin yetim kalmış evladı diyebiliriz. Batı’da, Avrupa’nın ortasında etrafını kindar düşmanları çevrelemişken Bosnalı kardeşlerimize ümmetin hakkıyla sahip çıkamamış olması buradaki bazı kesim Müslüman gençlerin asimilasyon sürecini hızlandırıyor. Tabi bir çok gencin ailesinin savaşta katledilmiş olmasının onlara rehberlik edecek kimsenin, yakınlarında olmamasının getirdiği bir sonuç olarak, imkanı kuvvetli olan gayrimüslimler onlara sahip çıkmış gibi göründüler ve kendi doğrularıyla yetiştirmeye çalıştılar. Kaldı ki okullardaki eğitim sistemi de böyle çarpık bir anlayışa gebe. Ancak çok kaliteli bir dış eğitim alınması gerekiyor ki gençler Hakk’ı bulabilsin. Tabi bu da medrese eğitimi dışında pek mümkün olmuyor maalesef. Ama Elhamdulillah medreselerde çok güzel bir gençlik yetişiyor bu tablo da bizleri çok mutlu ediyor.

Günümüzde İslami çalışmalar yapılıyor mu Bosna’da?  Özellikle Sarayevo ve çevresi için bu anlamda söyleyebilecekleriniz nelerdir?

Burası İslam toplumları için bakir topraklar. Ve her İslami düşüncenin kendisine taraftar toplamak için gayet uygun imkanlar var çünkü insanlar istiyor. Evlatlarına sahip çıkılsın, Hakk’ın ve İslam’ın en güzel şekilde öğretilmesini istiyorlar. Dolayısıyla dünyanın her yerinden maddi imkanı yerinde olan bir çok İslami camia burada çeşitli faaliyetler yapıyor. Gücü olan maddi yardımlar, olmayan ise manevi yardımlar yapma gayretinde. Tabi bu topraklar İslamı tasavvufla, alperenlerle, dervişlerle tanımış bir toplum olduğu için fıtrat gereği bu tür yapılara daha bir yatkınlar. Rabbim cümlemizi selamete erdirsin.

Yapılan çalışmalara devlet yönetimi nasıl tepki veriyor, serbestçe dini faaliyetlerde bulunulabiliyor mu? Karşınıza çıkan engeller neler, maddi ya da şevki?

Devlet yönetimi bu konuda herhangi bir sıkıntı çıkaramıyor çünkü aksi taktirde diğer kimselerin dini çalışmalarını da kısıtlamak zorunda kalacaktır. Ancak devlet sisteminin kaotik bir yapıya sahip olması bürokrasiyi de güçleştiriyor, bu da karşımıza en güçlü sıkıntı olarak çıkıyor. Maddi sıkıntılar her zaman olmuştur olmaya da devam edecektir. Rabbim hakyolda hakkıyla hizmet edebilenlerden eylesin bizleri. Büyüklerimizin himmetlerini üzerlerimizden eksik eylemesin.

Türk gençlerle Boşnak gençlerin İslam’ı algılama biçimleri arasında dikkatinizi çeken farklılıklar nelerdir?

Sanırım en temel farklılık Türklerin teşkilatlanma kabiliyetleri ve Türk gençlerdeki çokça fikir ayrılığıdır. Boşnak gençleri her ne kadar kolay teşkilatlanmasa da samimi ve gönülden bir İslam algıları var, yeniliklere açık ve uyarılara karşı hoşgörülüler. Daha sufi bir yaklaşım var sanırım Boşnak gençlerinde. Türk gençleri ise bir çoğu farklı camiaların içinde yetişmiş olduğundan bir araya gelmeyi zayıflık adledebiliyorlar, tabi bu da Boşnakların gözünde hiç hoş bir görüntü oluşturmuyor maalesef. Ama elhamdulillah Boşnak gençlerin Türk gençlere olan samimiyetleri İnşallah ilerde güçlü birlikteliklerin temeli olacaktır diye dua ediyoruz.

Çeşitli vesilelerle Boşnak gençlerin Türkiye’den tasavvufi müzik gruplarıyla iletişim halinde olduklarını biliyoruz, gerek üniversitede yer alan öğrenci faaliyetleri gerekse Mevlit Kandili organizasyonları bunlara örnek verilebilir. Müziğin Boşnak halkı üzerinde İslam’a yaklaştırıcı bir etkisi olduğunu düşünür müsünüz?

Tekke kültürü kuvvetli olduğu için müzik icrası önemli bir yer teşkil ediyor. Özellikle arada ziyaret ettiğimiz Sinanova Kadiri Tekkesi’nde bir Rıdvan amcamız var ki, Allah ondan razı olsun, 100’lerle ifade edilebilecek bir Türkçe ilahi repertuarına sahip ve meşklerde özellikle icra eder, gönlümüzü coşturur. Tabi sadece bununla da sınırlı değil. Birçok Boşnak kardeşimizin ifade ettiği bir şey vardır; “Türkçe ilahileri dinliyorum, çok seviyorum her ne kadar ne dediğini anlamıyorsam da kalbimin daha aşkla attığını hissediyorum”.

Tebessüm edeceğiniz bir anekdot aktarayım; Bir kafede Türkçe arabesk bir parça çalınıyor, içinde vakitlice Allah kelime-i güzini geçiyor ancak geriye kalan kısmı sakıncalı. Sorduk niye bunu çalıyorsunuz diye. Bize, “Eee bu ilahi değil mi?” diye soruyla karşılık verdiler. Biz de gülüp durumu izah ettik. Yani Türkçe ilahi aşkı ne noktalara getirebiliyor bu güzel kardeşlerimizi varın siz düşünün…

Bosna’daki gençlerin ve gençlik faaliyetlerinin geleceği ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Bosna’daki kardeşlerimiz bir çok faaliyete istekliler. Ve imkanlarını zorlayıp katılmaya gayret ediyorlar özellikle sportif faaliyetlerde gayet başarılılar. Manevi gelişim faaliyetlerinde ise bir o kadar istekli ve gayret sahibiler. İnşAllah ilerde yetişecek güzel bir gençliğin tohumları atılıyor diye ümid ediyorum.

Türkiye ve Amerika’da yaşayan Müslümanlara ya da gençlere yönelik Bosna’nın sunduğu fırsatlar var mı? Bahseder misiniz?

Bosna Türkiye ve Amerika’ya oranla çok fazla imkan sunamıyor ancak acizane dileğim ümmetin buraya daha çok gelmesi ve buradaki kardeşlerimize yalnız olmadıklarını hissettirmeleri. Ve onlarla çeşitli sosyal ortamlar üzerinden bağlantıya geçerek karşılıklı ömürlük bağlar kurup gerekirse karşılıklı davetler gerçekleştirmeleri ve iki tarafın da mümkün mertebe kendi kapılarıını ve imkanlarını sonuna kadar karşı taraf için açmalarıdır. Ancak bu şekilde kaliteli bir ümmet bağı oluşturulabilir. Ama şunu da ekleyeyim, buranın doğal güzellikleri diğer ülkelerdeki Müslüman kardeşlerimiz için fazlasıyla cezbedici.  Mutlaka gelip ziyaret edilmeli, bağlar kurulmalı ve mersus olunmalıdır.

Allah sizlerden razı olsun. Selam dua muhabbet ile..

Röportaj: Saadiyye ve Bayram Eryılmaz

2012