Depresyon genel bir mutsuzluk ve umutsuzluk halidir. Kelime anlamı olarak ise çökkünlük demektir. Derecesine göre de belirtileri azalır ya da çoğalır.

Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’nün istatistiklerine göre; tüm yetişkinlerin %15’i depresyon belirtileri göstermektedir ki, bu da en az 50 milyon insan demektir. Yapılan araştırmalar özellikle kadınların depresyona karşı savunmasız olduklarını ve erkek hastaların iki katı kadın hasta olduğunu gösteriyor.

Depresyonu yaşama biçimi kişilik çeşidine göre değişiklik gösterir. Yavaş birisi daha da yavaşlar, hareketli birisi acısını hissetmemek için kendini iyice işlerine vererek daha da hareketli olur, takıntıları olan birinin takıntıları artış gösterir. Yani illa herkes için hayattan el etek çekmek değildir.

Şimdi depresyonun önemli bazı belirtilerini sıralayarak daha yakından inceleyelim;

1) Pasif Olma: Bu değişiklik ender fark edilir, çünkü değişen ruh haliyle beraber öncekinden daha zararsız, daha kendi halinde bir yapı ortaya çıkmıştır. Önceleri daha sık bağıran bir babanın artık bağırmaması, uyumsuz bir ergenin başkaldırmaktan vazgeçmesi, konuşkan birinin suskunlaşması gibi… Bu değişim çocuk ve ergenlerde olduğunda aile genelde “artık inadı kırıldı, uyumlu, söz dinleyen bir çocuk oldu” şeklinde değerlendirir. Böyle bir değişikliğin olumlu ya da olumsuz bir değişiklik olup olmadığını anlayabilmek için bütün ruh haline bakmalıdır. Hayatının her alanında bir enerji düşüşü olduğu için tepkilerinde de azalma olmuşsa bu depresif bir belirtidir. Sorumluluklarına duyarlı ve önceki alışkanlıklarına devam ettiği halde sırf bir yönde değişim varsa bilinçli ve takdir edilecek bir kontrol gösteriyor demektir.

2) İlgi Kaybı: Acılara karşı duyarsızlaşma, onları taşıyabilmek için bir savunma mekanizmasıdır. Acılara ya da baş edemediğimiz durumlara duyarsızlaşmaya başlarken eğlenceye, günlük aktivitelere, ilgi alanlarına karşı da duyarsızlaşma başlayabilir. Örneğin, önceleri mutfakta çok iyi olan biri artık en basitinden sadece karın doyurmayla ilgilenebilir. Sosyal olan biri insanlarla pek fazla görüşmek, vakit geçirmek istemeyebilir. Gülümsemeyi yavaş yavaş kaybetmek de ilgi alanlarının azalması neticesidir. Bizi güldürecek şeyleri hayatımıza çağırmak da kendimize karşı vazifemizdir.

3) Kötümserlik: Kişiliğin getirdiği karamsarlık dışında normal koşullarda başlayan karamsarlık da depresyon belirtilerindendir. Özellikle büyük bir hayal kırıklığı ya da kaybın arkasından kişi bir müddet sabahları uyandığında “Bu yaşadığım gerçek miydi? Benim başıma mı geldi?” gibi duygularla uyanabilir. Sonraları uyum mekanizması çalışmaya başlar ve kişi bunu yaşayanın tek kendisi olmadığını, hayatın nice sürprizlerle dolu bir imtihan yeri olduğunu düşünüp sabır gösterdikçe bu düşünceden sıyrılıp kötümserlik duygusundan kendisini uzaklaştırabilir. Eğer yaşadığı olumsuzluğa karşı bir savunma geliştirmeyip kendini duygularına bırakırsa gitgide karamsarlık tuzağına girebilir. Bu durumda her şeyin Allah’tan geldiğini bilerek O’na dayanmalı ve O’dan yardım isteyerek elinden gelen çözüm ve tedbirlere başvurmalıdır.
Not: Sabahları uyandığınızda hissettiğiniz duygu sizin genel ruh halinizi ele veren bir duygudur.

4) Kendini Değersiz Görme: Depresyon, değersiz olma ve kendini eleştirme duygularını da içerir. Özsaygısı azalan kişi, kendini önemli işler yapabilmeye layık görmez, iyi işler yapamadıkça da kendini değersiz görme düşüncesi kısır bir döngü halinde tekrarlar, gitgide ego zayıflar, en sıradan durumlarda bile kendini savunamaz hale gelir. Kendine hak ettiği kadar bile değer biçmez. Özgüven kişinin kendine ne fazla değer vermesi ne de yerden yere vurmasıdır. Diğer bir söyleyişle “Özsaygı; kişinin hem hakkını hem haddini bilmesidir.” Aslında kendini olduğundan çok aşağılarda görmek, egonun kişiye bir haksızlığı, nefsin tuzağıdır çünkü kişi böylece kabiliyeti ve kapasitesi olan işlerden bile elini ayağını çekmeye başlar.

Kendini değersiz gören kişi diğerlerinden küçük ve bilgisiz, işe yaramaz olduğu düşüncesi içindedir. İnsanoğlu için egonun kendini olduğundan büyük algılaması olan kibir ne kadar tehlikeli bir duygu ise tam zıddı olan kendini olduğundan küçük algılaması da neredeyse o kadar tehlikelidir.

Bu düşünceden sıyrılmanın yolu, sorumlulukların önemine kendini inandırmak ve kendin için değil en azından başkaları için bir şeyler yapmaya girişmektir. Kendine güven olmasa bile, iyi bir niyet besleyip, Allah’a güvenerek yola çıkmaktır. “Yardım etmek ya da gönüllü bir şeyler yapmak başkalarından çok insanın kendine iyi gelir” denmesi de bundandır. Kişi iyi işler yaptıkça kendini iyi ve işe yarar olarak görür ve pozitif bir enerji taşır, açılım gösterir, daha da iyilerini yapası gelir. Tam tersi kendini çekip “ben ne biliyorum ki? ne yapabilirim ki?” diye düşündükçe de bu girdabın içinde kalır. Küçük bir adım bile olsa bir yerlerden başlamak, yani illa bir aktivasyona girmek iyileşmenin başlangıcıdır.

5) Geri Çekilme: Depresyona giren insan toplumun bir parçası olmak istemez, perdeleri kapatır, kapıları kilitler, telefona yanıt vermez ve insanların olduğu etkinliklerden uzak durur. Kendisiyle arası iyi olmadığı için başkalarıyla da iyi bir ilişki kuramaz, bazısı da başkalarını kendi arkadaşlığıyla sıkmak istemez.

Uzun zamandır eviniz misafir ağırlamamışsa, eviniz çok fazla eşyayla doluysa, yaşam alanınız kısıtlıysa, yemek masasının üzerinde sabit duran ve kaldırılmayan çok fazla şey varsa, camları kaplayan ve evi karartan sarmaşıklar sizi rahatsız etmiyorsa dışarıdaki bir şeylerden kaçıyor olabilirsiniz.

6) Kendi Benliğiyle Uğraşma: Depresyonun diğer önemli bir işareti içe kapanma ve incitilmemek için etrafına kalın duvarlar örmektir. İnsanların kendisi hakkında ne düşündüğüyle çok fazla ilgilenir. İnsanlar arasına girip eleştirilmektense kendi başına olmayı tercih eder.

7) Mutlu İnsanlardan Hoşlanmama: Depresyondaki kişi, yaşamı düzgün gidiyor gibi görünen insanlardan hoşlanmama gibi duygular yaşayabilir. “Ben bu kadar üzgün ve mutsuzken diğer insanlar nasıl bu kadar neşeli ve mutlu olabilirler?” diye düşünür.

8) Kişiliğin ve alışkanlıkların değişmesi: Genelde insanlara karşı duyarlı, cana yakın biri artık hiç bir şeyi umursamamaya başlarsa, bu depresyonun işaretidir. Her zaman düzenli olmaya dikkat eden bir hanım artık saçını bile taramak istemiyorsa, genelde derslerine karsı sorumluluk sahibi başarılı bir çocuk, derslerini umursamaz olmuşsa depresyonda olduğunu düşünmelidir.

9) Bitkinlik: Genel sağlık durumu iyi olduğu halde kişinin kendisini çok bitkin hissetmesi, her zaman yaptığı günlük işlerinin ağır gelmesi. Böyle bir insan hareket alanını iyice kıstılar ve hatta çoğunlukla vaktini evdeki kanepesinde geçirir.

10) Normalinden fazla iştah ya da iştahsızlık.

11) Normalinden fazla uyumak ya da uyuyamamak

12) Konsantrasyonda zayıflık: Depresyondaki kişi kafasını toparlamakta zorlanır, net biçimde düşünemediği için önemli kararlar almayı ertelemelidir. Akademik olarak da okuduğunu anlama ya da hafızada tutmada zorlanır, unutkanlık ve dalgınlığı vardır.

13) Hastalık hastası olma

14) İntihar eğilimleri: İntiharı düşünen kişi bunu genelde önceden etrafındakilere söyler ama pek ciddiye alınmaz. Eğer çevrenizdeki birinden “ölmek istiyorum” ya da “kendimi öldüreceğim” gibi bir söz duyarsanız bunu ciddiye alın ve mutlaka bir uzmandan yardım almasını sağlayın.

Psk. Tuba Erdönmez Yıldırım