Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işlemleme- Eye Movement Desensitization and Reprocessing

Bu yazımda sizlerle terapide çok severek kullandığım ve çok etkili bir yöntemi paylaşmak istiyorum. Bu teknikte beni en çok cezbeden, terapist olarak çok müdahele etmeden, danışanın Allah vergisi iyileşme sistemlerinin tekrar doğru şekilde çalışmasına yardım etmek. Her EMDR seansı benim için Allah’ın insana lutfettiği bu başetme yöntemlerine, iyileştiren mekanizmasına hayret ve şükürle geçiyor.

Yöntemin nasıl çalıştığını anlatayım:

Gündelik olayların hatıralarını beynimiz sağ ve sol yarıkürede sağlıklı bir şekilde işleyerek beynin gelişmiş bölümü kabul edilen prefrontal kortekste kaydeder. Bu şekilde bir gün içinde 20 bine yakın anıyı saklarız. Gün içindeki bu kayda, uykudayken rüyalar yardım eder. Uykudayken göz bebeklerimizin hızla bir sağa bir sola hareket ettiği o dönemde gündelik hatıralar işlemlenir. Bazen bir konuya canımız sıkkın olur ama “sabah ola hayr ola” der uyur, sabah olduğunda hafiflemiş hissederek uyanırız ya, rüya aracılığıyla o gündelik anıyı işlememiz ve sağlıklı bir şekilde kaydetemimiz sağlandığı içindir. Bazen rüyalarımızda sıkıntılı şeyler gördüğümüzü düşünürüz ama aslında o da başka bir rahmettir, çünkü zihnimiz o sıkıntı veren konuyu işlemlemekle meşguldür.

Olumlu veya nötr anılar, bahsettiğim şekilde, bilgi işleme sürecinden normal bir şekilde geçip hafızaya aktarılırken, olumsuz ve travmatik anılar da tıpkı bilgisayara giren virüs gibi, bu süreci bozar. Olayı anlamlandırma sistemimizi bozar ve hatıranın zaman ve mekan bağını koparır. Böylece olumsuz veya travmatik anı, etkisini hala ‘bugün’ yaşanıyormuşçasına canlı olarak sürdürebilir. Doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi büyük travmaların yanı sıra, başta çocukluk döneminde olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan olaylar; günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz yaşantılar, şiddete maruz kalmalar, reddedilmeler, aşağılanmalar, ihmal ve başarısızlıklar işlenememiş anılar arasında yer alabilir. Bunun dışında bazen doğrudan yaşantılamadığımız ancak dolaylı olarak şahit olduğumuz olaylar, örneğin bir yakınımızın başına gelen bir kaza, televizyonda izlediğimiz bir haber de bizi travmatize edebilir. EMDR, bu tür anıların sağlıklı bir şekilde işlemlenip bugün bizi rahatsız etmeden saklanmasına yardımcı olur.

Örneğin 17 Ağustos depremi sonrası, gece kalp çarpıntısıyla uyanıp, uykuya dalmakta güçlük yaşayan birini düşünelim. Deprem anında yaşadığı kalp çarpıntısı bedensel hafızasında kaydedilimiştir ve bu anıyı tetikleyen deprem saatinde çarpıntı tekrarlar, bu çarpıntıya bir de sıkıntı eşlik eder. Travmatik anının kaydedilirken sisteme giren virüs gibi hareket ettiğinden ve sağlıklı bir anlam bağı kurulmasını engellediğinden bahsetmiştim. Travmatik yaşantı sonrası bazen dünyayla, kendimizle veya başka insanlarla ilgili güvensiz veya doğru olmayan şeylere inanmaya başlarız; “Ben zaten başaramam”, “Dünya güvensiz bir yer”, “Erkeklere güven olmaz” gibi. EMDR seansında terapist bu düşünceleri buldurur, anıya eşlik eden duyguları ve beden hafızasında kodlu olan hisleri buldurur, sonra da aynı rüyadaki gibi, beynin sağ ve sol yarı küresinin aktive olmasına yardım eder. Danışan ona sıkıntı veren konuyu düşünürken terapistin bir sağa bir sola ritmik bir şekilde hareket eden parmak uçlarını izler veya sağ ve sol kulağa ritmik gelen sesleri dinler veya terapist minik hareketlerle danışanın bir sağ, bir sol dizine dokunur. Bunun adına çift yönlü uyarım denir. Çift yönlü uyarım esnasında, beynin sağ ve sol yarı küresi canlanıp, işlemlemeye katılır, böylece ilkel hafızada kilitli ve tıkalı kalan anı işlemlenip, beynin gelişmiş hafızasında anı, zaman ve anlam bağını sağlıklı bir şekilde kurmuş olarak saklanabilir hale gelir. Bu sayede anı artık geçmişte yaşanmış bir anı olarak kalır ve kişinin bugün hayatı nasıl algıladığını etkilemez. Bu çift yönlü uyarımların her birine bir set denir, her set arasında danışan terapiste sorar, “şimdi neler geldi diye? ” bu arada danışan aklına gelen, gözünün önüne gelen şeyleri veya vücudunda hissettiği değişimi anlatır.

EMDR, fobiler, panik atak, travma sonrası stres bozukluğu, kaygılar, psikosomatik rahatsızlıklar (migren, adet sancıları vs) ve performans geliştirme alanlarında en etkili terapilerden biridir. Altı- sekiz seans sonra danışanın o konuyla ilgili sıkıntısı ortadan kalkmış olur. Daha evvel belirttiğim gibi bu yöntemin en sevdiğim yanı da insanoğlunda hazır olan mekanizmayı tekrar çalışır hale getirmesi. Danışana yeni bir şey söylemeden, böyle hisset, şöyle yap demeden, bazen sorularla yardım edilse de sadece Allah’ın her insana lutfettiği o rahmetin açığa çıkmasını kolaylaştırılmış olunur.

Havva Başgül