“Yolculuk, önce seni sözsüz bırakır, sonra da iyi bir hikaye anlatıcısına dönüştürür” demiş ünlü seyyah İbni Battuta. Gerçekten de başka yerleri gezip görmek, başka insanların gözleriyle dünyayı görmenizi sağlarken, farklı kültürleri ve dinleri en önemlisi de insanları tanımanın kapılarını açar bize. Kitaplarda okuduğumuz bilgileri kendi gözlerimizle görürüz. Bu sebeple seyahat notları önemlidir bizim için. Bir ülkeye başkasının penceresinden bakmamızı, o ülkede yaşayan insanları, kültürünü, örf ve adetini, daha iyi anlamamızı sağlar.

Bu düşüncelerle geçtiğimiz günlerde Japonya`yı 4-5 günlüğüne ziyaret eden, kızı Japonya’ da eğitim görmüş bir kardeşimizle bir röportaj yaptık. İlginizi çekeceğini ümit ediyoruz.

Japonya`ya gittiğinizde dikkatinizi çeken ilk şey ne oldu?

Bizim Japonya gezimiz Narita Havaalanı ile Tokyo arasında geçti. Her yolculuğa çıkarken yaptığım gibi, gitmeden önce Tokyo`nun nasıl bir şehir olduğunu Wikipedia`da araştırdım. Tokyo`ya “Doğunun Başkenti” denildiğini ve 35 milyon kişinin yaşadığı dünyanın en büyük, en kalabalık ve pahalı kenti olduğunu öğrendim. Gerçekten öyleydi; inanılmaz kalabalıktı ancak yiyecekler ve restorantlar hiç de pahalı değildi.

İlk dikkatimi çeken, havaalanından başlayan ve tüm Tokyo`da devam eden temizlik anlayışları oldu. Evde ayakkabı giymemeleri, mağazaların giyinme kabinlerine girerken ayakkabılarını çıkarabilecekleri bir basamaklı platform kullanmaları, havaalanında giyinme soyunma kabini ve mescit olması, temizlikleri, kadını ve erkeğiyle, yüzünüze çok bakmadan hafif eğilerek mütevazı bir şekilde konuşmaları, nefis terbiyelerine ve çok iyi eğitilmiş egolarına güzel bir örnek teşkil ediyordu.

Ayrıca insan nedense tek tip, birbirinin tıpatıp aynı, çekik gözlü insanlar göreceğini sanıyor ama inanılmaz çeşitlilik ve güzellikte olduklarını farkedince bir kere daha Yüce Yaradan’a hayran kalıyor.

Hoşuma gitmeyen şeylerin başında şehrin aşırı kalabalık oluşunu söyleyebilirim. Sakin saatlerde dışarı çıktığımız halde sokaklarda yürümekde zorlandık. Ayrıca reklam panolarını ve yazıları çok abartılmış bulduk. Bu durum hem binaların görüntüsünü bozuyor ve hem de gözü yoruyor.

Diger hoşuma gitmeyen şey ise; kalabalık saatlerde metroya bindiğinizde, beyaz eldivenli bir görevlinin her an sizi metroya itekleyip, arkanızdan kapıyı kapatabiliceğini öğrenmek oldu. Neyse ki biz şanslıydık, sadece uzaktan gördük.

Japonlar sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme konularına dikkat ettiklerini biliyoruz. Siz bu konuda neler söylersiniz?

Bence Japonlar çok sağlıklı besleniyorlar, bildiğiniz gibi en çok suşi, balık, deniz ürünleri, sebzeli taneli çorbaları seviyorlar. Sebzeleri çok pişirmeden tüketiyorlar. Sabah kahvaltısı balıklı, az salata ve değişik soslardan ve çorbadan oluşuyor. Meyveler çok pahalı ama her çeşit meyve var.

Malum Japonya deprem bölgesi, zaman zaman çok büyük depremler oluyor. Siz çok kısa bir süre kalmışsınız ama, kaldığınız sürede hiç deprem oldu mu? Sivil savunma konusunda neler yapılıyor?

Depremler çok sık yaşanıyor, biz de sürekli internetten günlük deprem, tsunami vs güncellemesi yapan jma.go.jp sayfasından uyarıları takip ettik.

Kızım orada bulunduğu sürece birçok defa deprem olmuş ama biz ordayken olmadı. Herkes hem çok bilinçli hem de binalar depreme dayanıklı. Ayrıca tedbirler de alınmış, mobilyalar sabitlenmiş mesela. Ancak en büyük tehlike depremden çok sonrasında olabilecek tsunami, elektrik ve su kesintisi. Bu yüzden de her evde acil kullanım için su bulundurulması tavsiye ediliyor.

Hiç Japon Müslümanla karşılaştınız mı? Diğer insanlarda İslam’a karşı olumsuz bir davranış hissettiniz mi?

Japon Müslüman’a orada rastlamadım ama Konya`da yıllar önce Mevlana anma törenlerinde karşılaşmıştım o zaman çok nazik bulmuştum Japonları. Gezi süresince ise çok saygılı oldukları için hiç olumsuz bir davranış, ya da yabancılık, ayrımcılık hissetmedim.

Tokyo camisini ziyaret edebildiniz mi? Gözlemlediğiniz kadarıyla cemaatinden bahsedebilir misiniz?

Tokyo camisi çok güzel ve Osmanlı mimarisi tarzında inşa edilmiş. Mimarı Diyanet Center of America`nın da mimarı olan Muharrem Hilmi Şenalp. Hem cami hem de kültür merkezi olarak işlev görüyor.

Her ülkeden gelen müslümanlara hizmet veriyor. Ayrıca sık aralıklarla dışartdan ziyeretçi kabul ediyor. Mesela bir defasında huzur evinden bir otobüs dolusu ziyaretçisi vardı ve ziyaret eden bayanlar saygı duydukları için başlarını örtmüşlerdi. Ziyaretçilere alışkın olan cami imamı camiyi tanıtıp bilgi veriyordu.

Ramazanda ise herkese açık iftarlar olduğunu ve kızımın farklı ülkelerden gelen yabancı arkadaşlarıyla bir çok kez gittiklerini, çok sevdiklerini ve eşarp örtmeyi de ihmal etmediklerini duymuştum.

Japonya teknolojisi ile bilinir. Gözlemlediğiniz kadarıyla teknollojinin kullanıldığı ilginç alanlar var mı?

Merhum MEC (Rh) hocamız bir milletin medeni olup olmadığını tuvaletlerinden anlarsınız derdi. Bu söz bu ülke için söylenmiş adeta.

Zaten ilk havaalanında gördüğümüz tuvaletler çok şaşırtmışdı bizi. Her kültüre göre tuvaletler var; alaturka, alafranga ve bizim alajapon ismini verdigimiz teknik tuvaletler. Alajapon tuvaletlerde her klozetin hemen yanına düğmeler monte edilmis, birisi müzik sesi için, yani seslerin başkalarını rahatsız etmemesi için müzik çalıyor. Diğer iki düğme ise sanki Müslümanların tehareti için yapılmış, ihtiyaca göre dokunmadan temizlik sağlıyor.

Hem teknoloji hem de temizlik tamam, “sadece iman eksik” diyorsunuz. Ama o sadece dediğimiz iman bizim için herşey olunca, bir onlarda bir de bizde olmayana üzülüyor insan.

Ayrıca hızlı trene binince masalı koltuk yok mudur karşılıklı otursak derken, sıralı duran koltuklardan biri geri çevirilip karşılıklı oturmamız sağlandı. Bir kere daha onayladık ki; teknolojik olarak gelişmiş bir ülkedeyiz.

Ancak ilginç olan şey bizim için sorun değildi ama orda yaşayanlar için internet bankacılığı yokdu ve bankamatiklerdeki hizmetler de sınırlıydı. Bazı konularda tam teknoloji yokken bazısında anormal ilerideler diyebiliriz.

Metro tünellerini çok gelişmiş ve ferah buldum mesela. Özellikle Londra`nın kalabalık ve dar metro tünellerinden sonra, hem çok geniş olmasını, hem de yeraltını alışveriş, kafe, restorant, dinlenme yerleriyle donatmalarını şaşkınlıkla izledim. Tokyo`da iki dünya var sanki; biri yer üstünde diğeri yeraltında. Son derece modern binaların yanında tarihi binaları, köprüleri, körfeziyle kesinlikle görülmesi gereken bir şehir ve medeniyet diyebilirim.

Bunun yanında çok sevilen suşinin sunumu da teknolojiden nasibini almış. Siparişinizi oturduğunuz masanın kenarındaki tabletten dilediğiniz zaman ara ara veriyorsunuz ve siparişiniz raylı bir sistemle masanıza geliyor. Yine masaya monte edilmiş sıcak su vanasını açıp dilediğiniz kadar yeşil toz çaydan içebiliyorsunuz.

Annem saygılı olduklarını varsayarak oğluma Japon gelini alacağım derdi. Sizin bu doğrultuda bir izleniminiz oldu mu? Sizce İslam’a yakın olan hal ve hareketleri nelerdir? İsraf, edeb, alçakgönüllülük?

Ben çok kısa 4-5 günlük bir tatil yaptım, ama kesinlikle Japon ahlakında bir gelin alırdım denilebilir anneniz haklı, çok edepli, hürmetkar, nazik ve sessizler. Tam islam ahlaklı gelin tarifi galiba bu.

Japonların ahlaki hakkında okuyucularımıza fikir verebilecek ilginç bir anınız var mı?

Temple (ibadet yeri) ziyareti yaptığımızda, ordaki geleneksel kıyafet giymiş bir kaç bayanla resim çektirmek istedim. Rehberimiz hemen engel oldu, “Ne olur onlardan böyle birşey istemeyin, buraya ibadet için gelmişler ve rahatsız edilmek istemezler. Böyle birşey isterseniz asla kırmazlar, kabul ederler ama bu onları çok üzer” dedi. Yani nezaketlerinden hayır diyemiyorlarmış. Biz de uzaktan çekmekle yetindik.

Bu resimde görülen asılı kağıtlara, gelen ziyaretçiler dua ve dileklerini yazıp aşmışlar. Herkes kendi dilinde dua yazmış. Biz tabi ki bu geleneğe uymadık ama oraya gelmiş ve gelecek olanların hidayete ermeleri için dua ettik.

Ayrılık günü geldiğinde kızımın kaldığı yurttan ayrılırken, tıpkı bizim büyüklerimizin misafirleri bahçe kapısına kadar uğurladıkları gibi bizimle vedalaştılar. Sadece su dökmediler o kadar.

Japon evleri çok sade ve küçük oluyor. Peki oteller nasıl?

Kaldığımız otel çok temiz güzel bir oteldi, Her türlü ihtiyaca hitap eden fonksiyonel ama gerçekten normal otel odalarına göre çok küçüktü. Kapıdan bir kişi ancak geçebiliyordu. Dolayısıyla bu konuda da bize göre tutumlular diyebiliriz.

Helal lokanta bulabildiniz mi? Japonya`da ne yenir?

Zaten deniz ürünlü lokantalar çoğunlukta olunca, kısa süreli bir gezi için sorun olmadı. Biz hazır gitmişken sabah akşam suşi yemek istemiştik ama çok güzel balık lokantaları da vardı. Mesela Manhattan Fish Market en güzeliydi ve helal bir lokantaydı. Sanırım Avustralya, Amerika, Malezya, Singapore gibi birçok yerde de şubesi var.
Ayrıca halalinjapan.com sayfasından Japonyadaki helal restorantların bilgilerine erişebilirsiniz.

Japonların beyaz tenli olmayı çok sevdiklerini biliyoruz, bu yüzden kılık kıyafetlerinde denize girerken bile çok tesettürlü giyiniyorlar. Giyim tarzlarını siz nasıl buldunuz?

Son derece modern, şık ve bakımlı buldum. Kılık kıyafetlerinden gündemde neyin moda olduğunu hemen anlayabiliyorsunuz. Cilt bakımına ve beyazlığa çok düşkünler aynen dediğiniz gibi. Birçok kişi sıcaktan korunmak için şemsiye ve maske kullanıyor. Şemsiye işini o kadar abartmışlar ki bazı otellerin önünde şemsiye kiralama istasyonları bile var.
Cilt bakım ürünleri çok çeşitli gerçekten. En çok dikkatimi çeken ürün de ayak derisini yenileme maskesi oldu. Sıradan marketlerde satılan plastik çorap içerisinde jel var, çorabı yarım saat giyip, çıkarıyorsunuz. Ama ayak derisi bir haftadan uzun süre soyulmaya devam ediyor. Ne kadar gerekli bilmiyorum ama bu durum epey abartılmış.

İlk kez gittiğiniz bir ülkeye karşı bazı beklentiler veya önyargılar olabilir insanda. Kısa bir ziyaret de olsa Japonya sizin beklentilerinizi karşıladı mı veya önyargılarınızı değiştirebildi mi?

İçimde bir Asya ülkesini görme merakı olsa da çok fazla beklentim yokdu. Ama Japonya`yı hem çok beğendim, hem çok şaşırdım ve bir müslüman olarak islam medeniyetinin yaşanabileceği örnek bir ülke olduğunu üzülerek hissettim.

Mütevazı duruşlarından çok etkilendim, medeniyetlerin de üstünde bir medeniyet varmış dedim. Günümüzde herşey gösteriş ve reklamdan ibaret olduğu halde onlar buna hiç ihtiyaç duymadan en öne geçmişler, çok çok önden ilerledikleri için görememişiz belki. Onları değil de, Amerika`yı, Avrupa`yı örnek almışız maalesef.

Özellikle Müslümanların dış görünüş, marka, ego sorunlarıyla kaybettikleri nezaketi ve bu sebeple yapılan israfları düşününce, medeniyet sıralamasında çok geride kaldığımızı gördüm. Her ülkenin, her dilin, her kültürün başka bir dünya olduğunu, Yüce Rabbimizin sonsuz güzellik ve zenginlikde nimetleri olduğunu düşündüm.

İzlenimlerime göre bence Müslüman aileler kızlarını da, oğullarını da rahatlıkla Japonya’ya eğitim için gönderebilirler. Genel olarak suç oranları çok düşük olduğundan özellikle bayanlar için çok güvenli bir ülke diyebilirim.

Allah(CC) şükrümüzü ve farkındalığımızı arttırsın. Amin.

Bu güzel röportaj için teşekkür ederiz.