Kurtuba Büyük Camii

Endülüs Gezi Notları-2

Kurtuba Büyük Camii

Gırnata ve Kurtuba arası yaklaşık 1,5 saat. Zeytin ağaçları ile donanmış dağlar ve tepeler arasından yaptığımız yolculuktan sonra hava kararmadan Kurtuba’ya varıyoruz. Kapanma saatinden evvel camiyi ziyaret etme niyetindeyiz. Velakin caminin yakınlarında park yeri bulmak ne mümkün? Araba ile şehrin dar sokaklarında dolaşıyoruz. Bir arabanın zar zor sığabildiği daracık Kurtuba sokakları, pencerelerinden sardunyaların sarktığı beyaz badanalı sevimli evlerle dolu.

Burası şehrin eski mahalleleri olmalı. Yer yer turistik eşya dükkanları, lokantalar, oteller var. Sokaklar çok kalabalık ve bu kalabalığın tamamına yakınının turist olduğunu düşünüyoruz.

Çaresiz, şehrin tam ortasından geçen ve geniş bir yatağa sahip olan Vadi-el Kebir nehrinin karşı tarafına geçiyoruz, arabayı park edip, onca yolu geri yürümemiz, daha doğrusu kapanma saatinden önce camiye girebilmek için koşmamız gerekiyor…

Kurtuba gerçekten güzel bir şehir: Vadi-el Kebir nehrinin iki yakasında alabildiğince genişlemiş, geniş ve dümdüz bir alana kurulmuş… Nehrin bir yakasında şehrin eski mahalleleri var, diğer yaka yeni yapılarla dolu. Ama buralarda bile binalar çok yüksek değil. Ferah ve düzenli bir yapılaşma hakim.

Kurtuba, İspanya’da 800 yıl boyunca hüküm süren Endülüs Emevi devletinin başkentliğini yapmış bir şehir. Kurtuba hakkındaki açıklayıcı bilgiyi endulus.net deki yazıdan olduğu gibi alıyorum buraya:

“10.yy da sultanlık yapan III. Abdurrahman zamanında İspanya’nın başkenti Kurtuba’nın nüfusunun 500 bin civarında ve şehrin Vadi el-Kebir boyunca 5 kilometre uzandığı belirtiliyor. İbni Rüşd’ün kadılık yaptığı, İbni Hazm’ın bir ara vezirlik yaptığı ve kütüphaneleriyle ünlü şehir Kurtuba. Bir kütüphanesinde 600 bin eserin bulunduğu edebiyat ve ilim alanında zirve bir şehir. 21 banliyö, 500 camii, 70 halk kütüphanesi, 300 hamam, 13 bin dokumacı, senede 60 bin kitabın yazıldığı ve kilometrelerce uzunluğundaki kaldırımlı ve ışıklı yollarıyla Avrupa’nın en büyük metropolü. Zamanında onun altında Konstantinepol (Istanbul) ve Bağdat vardır…”

Ve bu zaman diliminde Avrupa’nın geri kalan yerlerinde orta çağ yaşanıyor…

Tabelaları izleyerek camiyi buluyoruz: La Gran Mezquita: Büyük Camii.

İçeri girince, onca telaş ve koşturmaca bitiyor. Bambaşka bir alemdeyiz artık.

Fotoğraflarına bakıp iç geçirdiğimiz Kurtuba Camiin’de miyiz gerçekten, yoksa bu bir rüya mı? Bunun bir rüya olmasını ve uyandığımızda burayı bir müze veya katedral olarak değil de, gerçekten bir cami olarak görmeyi arzu ediyoruz. Ama maalesef bu bir rüya değil ve bu Büyük Cami’nin dört bir yanı aziz heykelleriyle, haçlarla dolu. İçimiz yanıyor.

Kurtuba Büyük Camii denince hep bu resim canlanmadı mı zihnimizde? Ucu bucağı yokmuş gibi görünen geniş bir mekan, kırmızı-beyaz kemerli sayısız sütun…

Okuduğum bir yazıda Kurtuba Camii şöyle tasvir ediliyordu:

…Çöldeki bir vahayı ve vahaya yayılan hurma ağaçlarını andırıyor bu cami. Vaha; yanan yüreklere bir serinlik, kavrulmuş dudaklara bir hayat, cehennem sıcağında cennet özlemi. Bir sütunun her iki yanına uzanan katmerli kemerler, hurma ağacının her iki yanına yayılan dallarının ve yapraklarının görünümünden farksız. İşte, kültür, estetik, inanç ve felsefenin bütün olduğu tek eser… Kemer taşları kırmızı ve beyaz… yani çöldeki güneş ve kum…

Ben de aynı şeyleri hissediyorum bu bin sütunlu “Büyük Mescid”in içinde.

Mihrab

Ve işte Mihrap. Burası özel korunma altında. Demir parmaklıklarla çevrilmis. Yüreğimizin acısı, buralara turist sıfatı ile gelmiş olmanın verdiği utanma duygusu, Endülüs’ü elden çıkartan hatalar için bizim duyduğumuz pişmanlık… Bunlar geçerli mazeretler mi? Bunları dile getirsek, bu mihrapta namaz kıldıracak bir imam bulabilir miyiz acaba?

Caminin içinde kısım kısım hücreler halinde düzenlenmiş bölmeler mevcut. Buralar Hristiyanlar için özel ibadet bölümleri. Her biri heykeller, haçlar, mumlar ve çiçeklerle donatılmış.

Kapanma saati yaklaştı, anonslar sıklaştı. Ayrılmak zorundayız. Evimizden, barkımızdan, vatanımızdan kovuluyormuş hissine kapılıyoruz. Ne zormuş Ya Rabbi!

Nurgül Çelik

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Instagram

Facebook

2 months ago

Akwa Website
Aşure 🍱.Aşure tarifimizin sevdiklerinizle tatlı bir huzura vesile olmasını dileriz.Tarif: Rabia Yener @rabia.m.yener .Malzemeler.2 su bardağı aşurelik buğday1 su bardağı nohut1 su bardağı beyaz kuru fasulye1 çay bardağı pirinç5 bardak şekerBol su (20-25 bardak)1 çay bardağı kuş üzümü veya kuru üzüm4 adet incir1/2 bardak kuru kayısı.Yapılışı: .Aşure için bir gün önceden hazırlık yapmanız gerekiyor. Ben aşurelik buğdayı, fasulyeyi, nohutu ve pirinci akşamdan ayrı ayrı kaplarda bol suya koydum. Gece yatmadan önce de, yine ayrı kaplarda, on-on beş dakika kaynatıp, ateşten aldım, kapaklarını kapalı tuttum, sabaha kadar beklettim. Böyle yapınca, ertesi gün hem pişmesi kolay oluyor hem de yumuşak oluyor. Aynı şekilde üzüm, kuru kayısı, incir ve cevizi de akşamdan suya koydum..Sabahleyin, buğdayı ve pirinci yıkadım, beraberce bol su ile ateşe koydum. Onlar kaynaya dursunlar, bu arada aksamdan yumusattığım fasulye ve nohutun kabuklarını soydum, böyle yapınca, renkleri parlak oluyor, yumuşak oluyor ve mide ve bağırsakları rahatsız etmiyor. Kabuklarını soyduğum fasulye ve nohutu, yine ayrı ayrı olmak üzere, bol su ile kaynamaya koydum..Nohutun pişme süresi biraz daha fazla olduğu için onu biraz daha fazla kaynattım. Buğday ve pirinç bir kaç saat birlikte pistikten sonra, iyice yumuşayan nohut ve fasulyeyi (aşağı yukarı 1-1,5 saat sonra) buğdayın içine kattım. Bütün malzemeler birlikte bir saat daha piştiler. Bu arada su ilave etmek gerekirse, ocağın üzerinde bulundurduğum, sıcak sudan ilave ettim ve altına tutmaması için arada bir tahta kaşıkla karıştırdım..Bu arada, yine akşamdan ıslattığım, kuru kayısı,üzüm ve inciri süzdüm, küçük parçalar halinde kestim ve yine ayrı ayrı olmak üzere suda haşladım. Haşladığım kuru meyveleri, kaynayan aşure malzemesine kattım..Birlikte 10-15 dakika daha kaynattıktan ve 5 bardak şekeri de ilave ettikten sonra, tekrar bir 10-15 dakika daha kaynatıp ateşten aldım, kaselere doldurdum..Akşamdan ıslattığım cevizin önce kabuklarını soydum, sonra irice dövdüm ve aşurenin üzerine serptim. (Cevizin kabuklarını soyunca, aşurenin rengini karartmıyor.).Afiyet Olsun! ... See MoreSee Less
View on Facebook

2 months ago

Akwa Website
Hicri 1445 yılınızı tebrik ederiz. 🌙#Hicri1445 #hicriyeniyıl ... See MoreSee Less
View on Facebook

3 months ago

Akwa Website
Kurban Bayramınız Mübarek Olsun 🌹 ... See MoreSee Less
View on Facebook

3 months ago

Akwa Website
Gayri Müslim Ülkede Kurban Kesimi İle İlgili Bilgiler .Yurtdışında yaşayan Müslümanların kurban kesim işi denetim, İslami açıdan kesim ve dağıtım yönüyle kimi zaman zorluklar içerir. .Kurban bayramının yaklaştığı şu günlerde, yurtdışında yaşayan çoğu Müslümanın aklında olabileceğini düşündüğümüz sorulara, Yusuf Ziya Kavakçı Bey’in verdiği cevapları istifadenize sunuyoruz..Link 👉🏻 profilimizdedir ... See MoreSee Less
View on Facebook

3 months ago

Akwa Website
Helal Et Mevzuu- DİB Din İşleri Yüksek Kurulundan Açıklamalar 📻.Kurban Bayramı yaklaşırken, Gayrimüslim bir ülkede İslamî usullere uygun hayvan kesimiyle ilgili soruları yönelttiğimiz röportajı tekrar istifadenize sunuyoruz.Röportaj:Nurgül ÇelikNurgül Çelik.Röportajımıza profildeki linkten ulaşabilirsiniz. ... See MoreSee Less
View on Facebook
Go to Top