Evlilik bir sanattır; güzel ve etkili konuşma sanatıdır.
Güzel görebilme ve güzel düşünebilme becerisidir.
Karşınızdakini anlayabilme (empati) ve kendinizi anlatabilme (iletişim) yeteneğidir.

Henüz evlenmemiş olanlar, kendinizi mutlaka evlilik öncesi becerilerle donatmalısınız.
Evlenmiş ve bu yolda epeyce ilerlemiş olanlar, sizi rahatsız eden ve yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, evlilikle ilgili becerilerinizi kontrol etmeye başlamanın tam sırası. Hatayı karşı tarafta arama yanılgısına düşüp işleri iyice zorlaştırmayın.

Sorunlar tek taraflı olarak gelişmemiş olabilir ama işe başlayacağınız nokta eşinizi düzeltmek değil, öncelikle kendinizi düzeltmektir.

Evlenmeden önce taraflar genellikle birbirlerini olumlu ve güzel yönleriyle tanımaktadırlar. Bu gayet doğaldır, her iki tarafta birbirine bu yönlerini gösterme gayretindedirler ve bazen bu konuda aşırıya bile kaçılır. Ya sonra? Taraflar evlilikten sonra bambaşka insanlar mı olurlar ki, ben seni tanımamışım veya seni bana yanlış tanıtmışlar, atışmaları başlar?

Her şeyden önce evliliğimiz için değerli, özlenilen, mutluluk ve huzur veren bir hedef belirlemeliyiz. Eşimize olan sevgi ve muhabbetimiz, bu hedefe ulaşırken göstereceğimiz çabada en önemli desteğimiz olacaktır. Birlikte bir ömür geçirmeyi istediğimiz insanla beraberliğimizin yürümesi için, bazen tek başına muhabbet yeterli olmamaktadır. İşte böyle durumlarda şaşırıp kalmamak için muhabbetimize yön verecek ve (belki de anlamlandıracak) bazı becerileri kazanmalıyız. Empati bu becerilerden belki de en önemlisidir.

Empati, kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyabilme yeteneğidir.

Empati karşı tarafın haklı olduğunu kabul etmek demek değildir. Bu açıdan tedirgin olmamak gerekir.

  • “ Beni hiç anlamıyorsun.”
  • “ Kendini düşünüyorsun.”
  • “ Bencilsin.”

Birbirinize bu tür suçlamaları sık sık yapıyorsanız, dünyaya sadece kendi pencerenizden bakıyorsunuz demektir. Tek taraflı bakışınız farklılıkları, değişiklikleri, çeşitlilikleri görmenizi engeller. Zamanla kendi bakış açınız, görüşleriniz, tercihleriniz, zevkleriniz için diğer insanlara baskı yapmaya başlarsınız. Pek tabii ki bu baskı her zaman bilinçli olmayabilir.

Empatik tutum geliştirmenin en etkili yolu eşinizin dünyasını iyi tanımanızdır. Eşinizin dünyasını ve eşinizi iyi tanırsanız, empati yeteneğinizi daha çabuk geliştirebilirsiniz. Onun dünyasına girin, araştırın, kendisini anlatmasına izin verin ve kendi pencerenizi kapatmadan, onun penceresinden dünyanın nasıl göründüğüne bir bakın.

Bu işi samimiyetle yaparsanız sizin için de pek çok şeyin değiştiğini göreceksiniz. Eşinizi anlamaya başladığınızda problemmiş gibi görünen şeyler daha anlaşılır olacaktır. Eşinizin sizden farklı bir kişiliğe, ruh yapısına sahip olduğunu unutmayın. İçine doğduğu aileden, sosyal çevre ve yaşadığı şartlardan kaynaklanan ön birikimlerini göz ardı etmeyin. Tüm bunları görün ve eşinizi değiştirmeye çalışmayın. Onu anladığınızı, tercihlerine saygı duyduğunuzu, hissedin ve hissettirin.

Hanımlar ve beyler, eşiniz sizden farklı bir dünyada yetişmiştir. Mizacı, aile ortamı, sosyal çevresi, arkadaşları, alışkanlıkları, zevkleri, tercihleri eşinizin özel dünyasını oluşturur. Evlilikle birlikte ister istemez bu özel dünyayı sizde yaşamaya başlarsınız. Bütün bu şeyler eşinizi özel ve farklı kılan şeylerdir. Eşinizin kendi dünyasıyla ilgili size vereceği bilgileri iyi değerlendirir ve onun yerine kendinizi koyarak anlamaya çalışırsanız uyumlu, dengeli, huzurlu bir birliktelik için gerekli olan empatiyi oluşturabilirsiniz.

Empatiyle birlikte iletişim biçimimizde geliştirmemiz gereken birkaç hususu daha sizlere hatırlatmak istiyoruz.

  • İletişimde sözlü iletişim kadar önem arz eden alan sözsüz iletişimdir. Eşinizin beden dilini öğrenmek için gayret edin. Mimikler, ses tonu, söyleyiş tarzı çok şey ifade eder. Sözel olmayan bu iletişim tarzını anlamanız ve iyi kullanmanız çok önemlidir.
  • İletişimi yapıcı cümlelerle ve “sen dili” değil “ben dili” üzerinden kurmanız ilişkiyi destekleyen sağlıklı yöntemlerden biridir. “Sen şöylesin…” demek yerine “ben bu durumda şöyle hissediyorum…” demek eşinizin iletişim kapılarını açık tutmasına katkıda bulunacaktır.
  • Emir verir gibi konuşmak, üstünlük kurmaya çalışmak, baskılamak, akıl vermek eşler arası sözlü iletişimdeki denge durumunu yıkar. Bunun yerine alternatif seçeneklerle birlikte farklı bakış açınızı, fikrinizi sunduğunuz, işbirliğine açık yaklaşım tercih edilmelidir.
  • Sık yapılan hatalardan biri de; probleme ortak bir çözüm bulmak yerine zıtlaşarak, çatışarak süreci güç ve ego çatışmasına dönüştürmek ve odak noktası olması gereken problemden uzaklaşıp kişilik çatışmasına girmek. Eşimizin düşünce, davranış ve eyleme biçimini ve bunları etkileyen faktörleri (mizaç, yetişme şartları, sosyal ortam, yaşanmışlıklar…) anlamaya çalışmak ego çatışmasını önleyebilir.
  • Kadının ve erkeğin duygularını aktarım biçimi birbirinden farklıdır; kadınların rahatlamak için konuşmak istemesi, erkeklerinse kendi dünyasına çekilip bir süre iletişimden uzak durarak rahatlaması gibi. Erkek ve kadınlara ait genel yaklaşımlar olabileceği gibi kişiye özel duygu aktarım biçimleri de vardır. Eşler biraz gayret ederek eşlerinin duyguları aktarım dilini öğrenmelidir.
  • Eşlerin birbirinin sevgi dillerini öğrenmeleri ve sevgilerini eşinin ihtiyaç duyduğu biçimde göstermeye çabalamaları karşılıklı doyumu sağlayacaktır. Henüz sevgi dilimizi keşfedememiş eşimize ne istediğimizi anlatmaktan kaçınmamalıyız.

Yardımlaşma ve işbirliğini engelleyen faktörlerin farkına varılıp, düzeltmek için ortak gayret gösterilmesi bazen tüm çabalara rağmen mümkün olmayabilir bu durumda gerekiyorsa uzman yardımı almaktan çekinmeyin.

Şunu unutmayın ki; eşinizde görmek istediğiniz bütün güzellik, iyilik, olgunluk hallerini önce kendinizde gerçekleştirmeye çalışmadıkça özlenilen denge ve uyumun yakalanması zor! Aradığınız niteliklerde bir insan bulma gayretinden önce, aranılan niteliklere sahip bir insan olmayı gaye edinmeli ve bunun için çabalamalısınız.

Bu sıraladıklarımızın bir an önce gerçekleşmesi her çiftin isteği olacaktır. Ancak, daha evliliğin ilk yıllarındaysanız ne kendinizden ne de eşinizden acele etmesini istemek haksızlık ve büyük bir yanlışlık olacaktır. Kendinize ve evliliğinize biraz zaman tanıyın.

Evliliğinizin üzerinden yıllar geçmiş ve yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu fark ettiyseniz şunu unutmayın ki, uzun yıllar boyunca anlayış ve uyum içinde yaşamak, mutlu ve huzurlu insanlar olabilmek, eşlerin sen ve ben ikiliğinden uzaklaşıp, biz olmaya adım attıklarında gerçekleşir. Çok geç olmadan o adımı atın!

Elif İlay Bayrak Hüsmen, PDR