Guangzhou, Çin’de Müslümanların Merkezleri

Bu şehirde her biri tarihe şahitlik etmiş dört tane cami bulunuyor[1]

  1. Çin’in hayatta kalan ilk camisi olan, 36m yüksekliğinde Arap usulü minaresiyle (nam-ı diğer Xuanli kulesi ya da Guangta) ilk müstakil minareli cami olan ve Sa’d bin Ebi Vakkas hz. tarafından 600’lü yıllarda inşa edildiği rivayet edilen Huaisheng Camii (广州怀圣清真寺);
  2. Avlusunda aşere-i mübeşşereden sahabi Sa’d ibn Ebi Vakkas hazretlerinin türbesinin bulunduğu, 1300’lü yılların mimarisini yansıtan, iki katlı yapısı ve meyve bahçeleriyle donanmış geniş avlusuyla aynı anda 3000 kişinin namaz kılabildiği Sahabi Ebi Waqqas Camii (nam-ı diğer XianXian: 广州先贤清真寺);
  3. 1400’lü yıllarda güney bahçe mimarisiyle inşa edilmiş Haopan Camii (广州濠畔清真寺);
  4.  Çin sarayı mimarisiyle dikkat çeken, yapımı 1400’lü yıllara dayanan, cenaze defin işlemleri de dahil olmak üzere tarihte pek çok misyon üstlenmiş olan, içinde ufak bir müze de bulunan Xiaodongying Camii (广州小东营清真寺).

Camiler bizim için Müslümanların toplandığı, sosyal ve içtimai ihtiyaçlarını giderdiği, çoluk çocuk herkesin neşe içinde bulunduğu ve herkesin kendine hitap eden bir faaliyet bulabildiği mekanlardır. Bu ideal olanı tabii, bir de fiiliyatı var. Çin’de Rusya, Malezya, Arabistan, İran, Yemen, Katar, Türkiye ve daha pek çok farklı ülkeden gelip yerleşmiş sayısız Müslüman bulunuyor olmasına rağmen camilerde imamlar sadece Çinli Müslümanlardan oluşmak üzere devlete bağlı bir kurum tarafından tayin ediliyor. Bir imamda bulunması gereken vasıflar yönünden düşündüğünüzde daha ehil insanların devlete tabiiyet yönünden imamlığa tercih edilmediğini görmek işten değil maalesef. Dini faaliyetler, komünist rejimle yönetilen bu ülkede yasak olduğu için birine dini bir konuda tebliğde bulunduğunuz anlaşılırsa tutuklanma ihtimaliniz olduğu söyleniyor, bunun gibi başka söylentiler de mevcut tabi. Ama bu söylentilerin aksini ispat edemeseniz de önyargılarınızdan kurtulmak için sokakta gördüğünüz bütün Çinli Müslümanlarla tanışmanız, yılmadan iletişim kurmaya devam etmeniz gerektiğini bizzat tecrübe ettik. Müslümanların kendi içlerinde yaptıkları faaliyetlerden kimsenin haberi olmuyor. Tevafuk eseri içlerinden biriyle tanışırsanız ve sizi güvenilir bulup bildiği faaliyetleri söylerse işte o zaman çok nasiplisiniz demektir. İletişim kurmak için çeviri kabiliyeti olan telefon programlarından faydalanabilirsiniz, ama bu bilgi aktarımı da cami bünyesinde değil başka mekanlarda olabilir. Camilerin avlusu kalın ve yüksek duvarlarla çevrilmiş. Dışarıdan bir mabet olduğunu anlamak bir hayli zor. Bazılarının avlusu başka bir diyara geldiğinizi düşündürecek kadar geniş ve ferah. Sadece kuş sesleri ve meyve ağaçları çevreliyor sizi. Ramazan ayında teravihte buna çocuk cıvıltılarını da eklemek lazım. Diğer yandan bazı camilerin avlusu yalnız birkaç kişinin ayakta durabileceği kadar küçük. Ama yine de cami havası teneffüs etmek, insanı başka alemlere götürüyor. Camiler bir ilim merkezi olmak için çok zayıf kalmış ya da bırakılmışlar. Yalnızca bazı camilerde temel ilmihal bilgileri ve Kur’an tilaveti yeni ihtida etmiş yetişkin cami ahalisine öğretiliyor. Bu camilerde Ehli Suffe’nin mirasçılarını ve çocuk cıvıltılarını mumla arıyorsunuz adeta. 1500’lü yıllardan sonra yeni bir cami inşa edilmemiş olması da dikkat çeken başka bir unsur. Tüm olumsuzluklara rağmen; aynı lisanı konuşmadığınız ve birbirine yabancı iki ayrı kültürden gelip hidayet üzere buluştuğunuz bu insanlara Allah’ın selamını getirdiğinizde aynıyla mukabele edip sizi şükre sevk ediyorlar.

H. Saadiyye Eryılmaz

[1]Çin camileri hakkında genel bilgi için bk. http://islaminchina.info/

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Go to Top