Allah Resulü’ne İthaf

Allahu Teala Hazretleri insanı yaratmış; ona akıl gibi bir nimet, gönül gibi bir meleke bahşetmiştir.

Yaratılmışların en şereflisi olarak ve “en güzel yaratılışla” yaratılan insan, sahip olduğu bu özellikler sayesinde Allah (cc) inancına ulaşabilir. Nitekim Hz.İbrahim (a.s) puta tapan kavmi ve babasına rağmen Allah (cc) inancına ulaşmış, tek başına bir ümmet olma şerefine nail olmuştu.

Allah (cc) inancına, bilgisine en iyi ulaşanlar peygamberlerdir. Allah (cc) ve kulları arasında bir çeşit köprü vazifesi gören peygamberler -yine O’nun izni ve dilemesi ile-  kudreti, iradesi ve bilgisi sınırlı insanı, ezelî-ebedî, kudreti, iradesi ve bilgisi sınırsız Rabbi ile buluşturmuştur.

Peygamberlerin sonuncusu, hatemü’l-enbiya, insanların ve cinlerin efendisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimiz’dir.

Alemlere rahmet olarak gönderilen, en yüce ahlak üzere yaratılan, terbiyesi bizzat Allah (cc) tarafından yapılan, en güzel örnek, ideal insan, “üsve-i hasene” Efendimiz (s.a.s) için pek çok güzel yazı, şiir kaleme alınmış, ona olan coşkulu sevgi bazen bir satıra, bazen bir hatta, bazen bir besteye dökülmüştür.

Efendimiz (sas)’i merkeze alan bu çalışmalar onun örnek kişiliğini, güzel ahlâkını, hayatını ve mucizelerini konu alıyordu. Bu bereketli ürünler aynı zamanda çok zengin bir İslâmî edebiyatın oluşmasını sağladı.

Konu aynı olmakla beraber türler farklıydı. Bunlar arasında düz yazı veya şiirle yazılmış siyer-i nebiler, kasîde ve na’t- şerifler, şemâil-i şerifler, hilyeler, mevlidler en meşhurlarıdır.

Bu kadîm tertiplerden kasîde-i bürdeler, şaheser eskimezlerimiz arasında önemli bir yer tutar.

Kaside-i bürdeler çok yaygın olmamakla, tanınmamakla beraber bilhassa meraklısı tarafından vird edinilerek okunan, Allah’ın izni ve dilemesi ile şifa umulan hususi eserlerdir.

Okuyanın gönlünü yumuşatan, dinleyeni coşturan kaside-i bürde beyitleri insanı alır, başka alemlerde tatlı, uhrevî bir seyahate çıkarır.

Kaside-i bürdelerin ilki ashâb-ı kirâmdan Ka’b bin Zübeyr’e aittir.

İkinci ise sanat değeri kadar veya belki ondan daha fazla hikâyesiyle şöhrete kavuşmuş olan, 13.yüzyılda Mısır’da yaşamış Muhammed el-Bûsirî’nin  “Kaside-i Bürde”sidir.

Rivayete göre İmam Bûsirî hazretleri hayatının sonlarına doğru felç geçirir. Her gece Rabbine niyazla, şifasını talep eder.  Allah u alem o gece rüyasında Efendimiz (sas)’i görür. Hazret, Resûlullah’ın isteği ile onun için yazdığı meşhur kasideyi okur. Şiir sona erince Peygamber Efendimiz üzerindeki hırkayı çıkararak Bûsirî hazretlerine giydirir; eliyle vücudunun felçli kısmını sıvazlar. Bu heyecanla uyandığında vücudunda felçten eser kalmadığını fark eder. Bu meşhur hikâyeden dolayı kaside “Kasîde-i Bür’e”, şifa kasidesi diye isimlendirilir. Ancak Kaside-i Bürde adı, yaygın olanıdır.

160 beyit ve 10 bölümden oluşan kaside, bazı çevrelerde haftalık evrad olarak da okunur. Özellikle 140. beyitten itibaren felçli hastalara şifa maksadıyla okunmaktadır. Hattatlar da derslerinde genellikle bu kasideyi yazarlar.

Müslüman milletlerin konuştuğu dillerin neredeyse tamamına ve Batı dillerine de tercüme edilmiştir. Üzerine birçok çalışma, şerh ve nazire yapılmış nadir eserlerdendir.

Yapılan tercümeler içerisinde,  aslına uygun olarak uyarlanan dizelerden seçtiğimiz birkaç örnek,  tamamı hakkında fikir verir mi bilinmez ama en azından susuz yüreklere deryadan bir katre, yaralı gönüllere bir merhem, bir şifa sunar.

Bütün nebilerin sensin ulusu,

İrfan denizinden avuç dolusu,

Kerem sağanağından bir tek yudum su

İstiyorlar senden Ya Resulallah!

Sunuver kansınlar elhamdülillah.

Sîret ve sûreti tamam olunca,

Nebiler fihristi hitâm bulunca,

En sonra o geldi vakit dolunca;

Arınıp süzüldü, kemâle erdi,

Bu sebeple Allah habîbim derdi.

Âlemde hüsnüne yoktur bir bedel,

Böyle hükmeylemiş takdir- i ezel,

Son resul olmalı güzelden güzel!

Feyzini güzeller hep senden alır,

Yanında güzellik pek sönük kalır!

Elbet anlatamaz şair böylesin,

Nutku tutulmuştur kalem neylesin,

Bırak da son sözü ilim söylesin,

Âdem evladının o en hasıdır,

Yaratılmışların en âlâsıdır

Kaynak:

Kaside-i Bürde’yi Türkçe Söyleyiş, Mahmut Kaya, İstanbul 2001.

Betül Şatır