M- Model olmak
O- Oyun oynamak
N- Ne istediğini sormak
T- Tutarlı olmak
E- Empati kurmak
S- Sorumluluk vermek
S- Saygı duymak
O- Özgüven
R- Ruhsal, fiziksel, sosyal ve duygusal olarak gelişmek
İ- ihtiyaçlarını gidermeyi öğrenmek

Montessorinin tanımını yapmadan önce kısaca bu eğitim sisteminin en önemli kelimelerini seçip böyle bir başlıkla tanıtmak istedim.

Aslına bakarsanız, bunlar zaten okul-öncesi eğitim sisteminin temelini oluşturması gereken özelliklerdir. Montessori sistemi, bir çocuğun ne düşündüğünü, ne istediğini, ne hissettiğini soran, sorgulayan ve çocuğun kendi özgür iradesiyle karar vermesine izin verip çocuğun kendi kişiliğine saygı duyarak çocuğun özgüven duygusunun gelişmesini sağlayan bir sistemdir. Tek bir cümle ile özetlemek gerekirse; “Montessori sistemi kontrol edilmiş bir ortamda çocuğu özgür kılmaktan ibarettir.” Özgürlükten kasıt, kuralsızlık ya da tamamen başıboş bırakmak değildir elbet. Gerçek sevgi, çocuğun yanlış yapma ve uzaklara gitme ihtimaline göğüs gerip onu özgür bırakmak, kendini tanımasını, kendi olmasını sağlayacak fırsatlar peşinde koşmasına imkân tanımaktır. Çocukların kendi kararlarını vermeleri, kendi tercihlerini yapmaları aslında sorumluluk almak için de adım attıklarını gösterir. Çocuğa kendi kararlarını kendisinin vereceği bir süreci yaşamasına fırsat tanıdığımızda, verdiği kararın sonuçlarını düşünüp bu yönde en uygun adımı atmaya çalışır. Montessori her çocuğun kendine özgü bir gelişime sahip, bireysel bir kişilik olduğunu ve kendi kapasitesi doğrultusunda öğrenebileceğini savunur.

Çocuğa özgürlük ortamı sağlamak, her şeyden önce ona olan bakış açımızı gözden geçirmemizi gerektirir. Eğer çocuk bizim için sahip olduğunuz bir nesne anlamına geliyorsa, kendimize ait bir mala olduğu gibi ona da kendi istek ve tercihlerimiz doğrultusunda dilediğimiz gibi davranabiliriz. Fakat kendi ayakları üstünde başarılı evlatlar yetiştirmek istiyorsak her şeyden önce, çocuğu bir birey olarak görme ve kabullenmek gerekir ve bu da  Montessori sisteminin temelini oluşturur.

Her birey Allah’ın ona bahşettiği özel yeteneklerle yaratılır. Oysa dünyadaki eğitim sistemlerinin çoğu, birbirine benzeyen insan tipi yetiştirmektedir. Montessori bu bağlamda bu sistemlerin çoğundan farklıdır ve fıtrata uygun bir eğitim sistemidir diyebiliriz. 

Malumunuz, İslam’a göre herkes kendi özgür iradesiyle seçme hakkına sahiptir. Bunun en güzel örneği, Hz. Ali ve onun gibi nicelerinin küçük yaşta hiç kimsenin baskısı altında kalmadan, dinleyerek, anlayarak, hissederek İslam dinini seçmeleri, küçük yaşta büyük sorumluluk almaları, toplumda saygın, sözü dinlenilen bireyler olmalarıdır. Aynı şeylere inanmaları onları ayni kişiliklere büründürmemiştir. Hepsinin kendine göre farklı değerleri, karakteristik özellikleri vardır. Montessori eğitim sisteminin amacı da bir nevi budur. Özde iyi bir birey yetiştirirken, karakterinin ve kişiliğinin oluşması yine kişinin kendi özgür iradesiyle oluşmaktadır.

Montessori eğitimi, aynı zamanda, çocuğa seçme özgürlüğü verilmesini ilke edinir. Çocuğun ders çalışmasında ona seçme özgürlüğü sağlanması zihinsel açıdan da önemlidir. Bu eğitim sisteminde, aynı sınıfta, aynı zaman diliminde, bir çocuk matematik, bir çocuk sosyal, bir çocuk bilim üzerine çalışabilmektedir. Birinden sıkıldığında, ötekine geçebilir. Fakat çocuk sonuç olarak o konuların hepsini yapmasının gerektiğinin farkında olarak yetişir. Sadece istediğini istediği zaman yapacağını bilmesi, baskı altında olmadan daha kolay, severek ve en önemlisi isteyerek öğrenmesini teşvik etmektedir. Çocuklar farklı hızlarda ve farklı yollarla öğrenirler. Çocuklar bağımsız olma, duygularının farkında olma, seçimler yapabilme ve günlerini nasıl geçirmek istedikleri konusunda karar vermeleri için teşvik edilmelidirler.

Montessori sistemi küçük yaştan itibaren çocuğa seçme hakkı tanıyan, alternatif oluşturan, kuralların net olarak ortaya konulduğu ve mevcut kurallar çerçevesinde çocuğun özgür olduğu bir gelişme ortamı sağlamaktır. Montessori’nin ekseni çocuktur. Montessori okullarında kullanılmak üzere geliştirilen çeşitli araç ve gereçler, hazırlanan ortam, çevre, hepsi çocuğun değerini anlamak, kavramak ve çocuğa saygı duymak ilkelerine dayanır. Bu sistemin temelinde çocukların en önemli becerilerinin kendi kapasite ve yeteneklerini geliştirmek olduğunu kavramaları hedeflenir.

Esma Nur Ulcay/Eğitimci-Akademisyen