Aynur Hanım biraz kendinizden bahseder misiniz? Hangi sebep sizi buraya getirdi?

Aynur DEDEBAL: Bu soru en sevmediğim, en zorlandığım sorudur. 1962 Bandırma doğumluyum, fakat Kütahya’nın kazası Simav’ lıyım. Babam rahmetli asker oduğu için, yurdumuzun üç ilini gezdikten sonra emekli olunca  İzmir’e yerleştik.

1983 senesinde Rabbim evlilik nasip etti, ardından da 4 erkek çocuk, aynı zamanda ortada doğanları ikiz verdi.

Şimdi büyük oğlumuz evli, 1,5 yaşında da kız torunumuz var. İzmir’den, Vietnam’a ekonomik sebeplerle geldik.

Çoğunlukla Türkler hangi alanda iş yapıyor? Avrupa ülkelerine veya Amerika, Avustralya gibi daha çok göç alan ülkelere göre kulağa ilk etapta biraz farklı geliyor, bunun için “neden Vietnam” diye sorası geliyor insanın. Oraya göç edenler neden onca yıl savaşta kalmış bir ülke olan Vietnam’ı tercih ediyor?

En bariz olan özellik çok ucuz oluşu, Amerika’da 2.000$ dolar yetmezken burada 1.000$ sizin işinizi görmeye yetiyor.Türkler burada tekstil ve inşaat işleriyle uğraşıyorlar çünkü bu ülkede işçilik çok ucuz. Bulaşık makinasına bile ihtiyaç duymuyorlar işçilik ucuz olduğu için, çalışanlar ucuza çocuklarına bakıcı bulabiliyorlar. Yardımcı çalıştırmak sorun olmuyor. Durumunuza göre tercih edebiliyorsunuz.

Marketten ve pazardan hesaplı şekilde alışverişinizi yapabilirsiniz. Zaten herşey taze, balık oldukça bol ve çok ucuz. Balık seviyorsanız tam yerine geldiniz. Eğer şafi meshebindeyseniz, diğer deniz ürünleri de oldukça ucuz ve bol. Türkiye’de yanına yaklaşılmayan ürünler burada baya ucuz. Halkın çoğunluğu ekmek yerine pilav yiyor. Ama bizim anladığımız anlamda pilav değil; yağsız ve tuzsuz…Çok şükür pirinç ucuz. Yeşillik bol miktarda var. Ot çeşitlerinden ve pişirmesinden anlıyorsanız tam yeri.

Bize biraz Vietnam halkının kişilik özelliklerinden, ahlakından bahseder misiniz? Batıda olduğu gibi insanlar birbirinden kaçıyor mu, güvenilir bir ülke mi?

Biliyor musunuz en beğendiğim özellikleri çok sabırlılar, asla yılmıyorlar. Zaten savaşı da böyle kazanmışlar. İnanın Amerika’lılar savaş tanklarını sahilde bırakıp gitmişler. Her nasıl olursa olsun savaş güzel bir şey değil. Burdaki nüfusun çoğunluğunu genç nesil oluşturuyor. Halkın büyük çoğunluğu motor kullanıyor ve motor kullanırken asla arkalarına bakmıyorlar. Polis ceza kesmese, ayna bile  takmıyacaklar. Öylesine ileriye gitmek için kendilerini şartlandırmışlar. Bunun için de hızla gelişiyorlar. En tipik özellikleri siyah saçlılar. Ailelerine bağlılar. Güvenli bir ülke, terör yok, sevgi dolular, çok konuşkanlar. Evlilik hazırlıklarına bizim gibi çok önem veriyorlar. Onlar da bizim gibi bohça hazırlığı yapıyorlar. Gelin kızın evine götürüyorlar. Genelde iki elti aynı evde oturuyor. Hatta kayın valideyle beraber oturan aileler var.

Vietnam`da Sağlık hizmetleri nasıl? Herkes sağlık hizmeti alabiliyor mu? Sigorta mı gerekiyor illa? 

Sağlık hizmeti alabiliyorlar,sigortalı olmak şart değil. Gelinimiz burada doğum yapmıştı, çok memnun kaldık. Bebekle çok özel ilgilendiler. Hastanede kaldığı sürede anneye bile güvenmiyorlar. Kendileri yıkayıp her şeyiyle kendileri ilgileniyor. Anne  doğumdan yorgun çıktı diye bebeği annenin yanına vermiyorlar dinlensin diye. Sizin anlıyacağınız yeni nesile çok önem veriyorlar. Gelinimiz normal doğum yapmıştı. Biliyor musunuz beni şaşırtan kullandıkları yöntem; doğumu kolaylaştırmak için plates topunu kullandılar. Düşününce çok matıklı geliyor. Çok şükür doğum kolay oldu. Ayrıca çok pahalı olmayan polikilinikler de var. Burada kutuyla değil de günlük tedavi sayısınca ilaç veriyorlar, israf yok. İlaçlar çok pahalı değil.Bölge halkı bu konuda çok bilgili. Neyin neye iyi geldiğini çok iyi biliyorlar. Masaj çok yaygın. Yiyecekte seçici davranıyorlar. Kilo almamaya çok dikkat ediyorlar. Polikilinikler var, hastahaneleri de gelişmiş. Fransız ortaklı hastahaneleri var. Yani sıkıntı yok.

17 sene süren Vietnam savaşının etkileri hala sürüyor mu? Halkın bu konudaki fikri nedir?

Halk pek eskiye takılı kalmak istemiyor. Yeni Vietnam için çok çabalıyorlar. Yeni binalar ve yeni ulaşım yolları yapıyorlar. Sistemi değiştirmek için çok uğraşıyorlar. Eskiyi yıkıp yerine büyük binalar yapıyorlar. Kimilerini de restore ediyorlar. Şehire bakınca sömürge oldukları ülkelerin mimarisini görebiliyorsunuz. Onları savaşta galip çıkaran komutanlarına çok saygı duyuyorlar. Bizim oturduğumuz şehrin adı Saygon’ muş, ama savaştan sonra komutanın ismini vermişler Ho Chi Minh olmuş. Özel günler ve bayramlar festival havasında geçiyor, çevreyi çok güzelleştiriyorlar, çiçeklerle süslüyorlar, şehir merkezinde bazı sokakları trafiğe kapatıyorlar, çiçeklerle ve kendilerine özgü ışıklandırmalarla süslüyorlar, görülmeye değer.

Vietnam`a gelirken beklentileriniz, hayalleriniz nelerdi? Beklentilerinize kavuştunuz mu, hayal kırıklığı yaşadığınız noktalar oldu mu?

Çok şükür kavuştuk, hepimiz için niyet hayır akıbet hayır,çok zorlanmadık. Oğlum ve kardeşim bu ülkede yaşıyorlardı, bizim için tüm hazırlıkları oğlum önceden yaptığı için bizler hazıra gelmiş olduk. Ama yeni gelecek arkadaşlara da zor olmaz. Burada Türk öğrenciler var. Yerel dili çok iyi biliyorlar, çok yardımcı oluyorlar. Ticaretle uğraşacaklara da yardımcı olan Türk arkadaş var.

Vietnam halkından farklı muamele görüyor musunuz? Müslüman kimliğinizi herhangi bir sorun olmadan taşıyabiliyor musunuz?

Hamdolsun bu güne kadar görmedim. Bizler biraz merkezden uzak oturuyoruz. Bir seferinde

berbere girmiştim. Berber sokak arasında idi. Ama kapısı açık olduğu için içerisi görünüyordu. Dilini bilmesem de eğer kapıyı kapatırsam ne demek istediğimi anlatabilirim diye düşündüm. Önce niye yaptığımı anlamasa da kabul etti. İş bitince dükkandaki buda` yı gösterdim. “Bu senin için neyse, benim için de başörtüsü aynı şey” dedim, gülüştük ve kendisine teşekkür ettim.

Hayatınıza yerleşmiş/yer etmesi gereken kitap, dergi, giyecek yiyecek vb alışkanlıklarınızı Türkiye`deki kadar rahat karşılayabiliyor musunuz?

Kitap bulmak zor ama, ona inat burda alıştığımızı her türlü sebzeyi bulmak çok kolay. Hatta her
zaman neden dilerseniz. Çünkü burada iki mevsim var, 6 ay sıcak, 6 ay yağmurlu. Sera olmadan doğal olarak ulaşabiliyorsunuzu. Meyve oldukça bol, Rabbim burası sıcak diye sulu ve şekerli meyveleri bolca vermiş. Kıyafet sorun olmuyor. Oldukça şık mağazalar var. Hele hele küçük bedene sahipseniz, tam size göre bir ülke burası. Bulamadığınızda terzileri çok gelişmiş, istediğinize rahatlıkla cevap veriyorlar.

Vietnam`da özellikle ilk günlerde karşılaştığınız zorluklar oldu mu?

Yaşaması zor bir ülke değil, kendileri de kolaylaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Hiç bir zaman vaz geçmiyorlar. Hızla gelişmek için yenilikler yapıyorlar. Yalnız başlangıçta dışarı çıkmak zor oluyordu; dil bilmeyince, adres bilmeyince. Ama çok şükür ben bu konuda çok zorluk yaşamadım. Arkadaşlar yardım ettiler. Yalnız ihvanlarımızla olamamanın boşluğunu çok yaşadım. Ama  İzmir`deki ihvan kardeşlerimin çok yardımı oldu. Her halde onlar olmasaydı buraya alışmam pek kolay olmazdı. Bu konuda Aycan kardeşimden bahsetmeden geçemiyeceğim.

Şimdi her Cuma camiye gidiyorum. Oradaki müslüman Vietnamlı kardeşlerimizle olmak beni çok mutlu ediyor. Kimisiyle çok az bir İngilizce ile, kimisiyle çok az Vietnamca anlaşıyoruz. Ama en önemlisi ne biliyor musunuz? Müslüman olmaları. Onların yüzünü bakmak beni çok mutlu ediyor. Onlarla müsafaha etmek müthiş birşey. Onlara sarılınca sanki ihvanıma sarılmış gibi oluyorum. Her Cuma onlarla olabildiğim için çok şükrediyorum. Çoğunluğu Budist olan bir ülke. Tabi budisme inanmayanlar da var. Buraya gelmeden önce hristiyanları hiç böyle düşünmemiştim. Şimdi onları da çok seviyorum. Bu bölgeye bakınca, hiç olmassa Rabbimi biliyorlar diye.Yardımcı olan yardım görsün misli ile İnşaAllah. Onların toplandığı gün, -msn- ile bağlanıp onlarla bereber oluyordum. Zor anlar, sevdiklerinle kolay aşılıyor. Rabbım bizleri ihvanlarımızdan ayırmasın. Çok şükür onlarla olamasam da AKWA’ lı ihvanlarla beraberim. Rabbim layık eylesin. Her nerede yaşarsak yaşayalım, Rabbimiz bizleri O`nunla olabilmeyi nasip etsin. Ee bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş. Bunu da demeden geçemiyeceğim. Rabbım her nerede yaşatıyorsa o bölgeyi bizlere hayırlı kılsın. Bizleri de o bölgeye hayırlı eylesin.

Türkiye`de mevcut olup yaşadığınız yerde bulamayacağınız sizin içın önemli olan bir şey var mıdır, varsa nedir?

Burada sıkıntı çektim dersem nankörlük ederim. Bölgeyi öğrendikçe her şeye kavuşuyorsunuz. Burada siyah çay ve zeytin yok. Olsa da pahalı. Halk yeşil çay içiyor. Yeşil çay çok ucuz. Cafe`ye gittiğinizde, size ücretsiz ikram ediyorlar. Et ve tavuk okulun kantininde satılıyor. Oradan alıyoruz. Çok şükür etlerimiz müslüman mahallesinden geliyor. Tavuk ve et konusunda içimiz çok rahat. Sizlere birşey söylemek istiyorum; bazı meyveler var görüntüsü faklı ama yediğizde lezzeti bizim alıştıklarımızı andırıyor. Bu bile insanı çok sevindiriyor.

Türkiye`den giderken yanınızda götürdüğünüz ve yaşadığınız yerde özlemini duyduğunuz, ulaşması zor veya imkansız yiyecekler nelerdir?

Ben daha önce torunumun doğumu nedeni ile, 1 ay kadar Vietnam`da kalmıştım. O zaman bazı meyveleri beraberimde götürdüm. Ne anladım biliyor musunuz? Her meyve yerinde ve zamanında güzel. Öyle olmasaydı Yaradanımız her bölgeye ayrı ayrı çeşit dağıtmazdı. Zaten tropikal meyveler artık bizim yurdumuzda da bulunuyor. Ulaşmak çok zor değil.

Mümkün olsa, yaşadığınız ülkeden Türkiye`ye birşeyler götürmek, taşımak isteseniz, bunlar neler olurdu?

Çok zor ama bolca sıcacık yağan yağmurları, bir de sabah namazında bölgenin ne olduğuna aldırmadan öten horozlarını.

Vietnam`da hangi diller konuşuluyor, siz öğrenebildiniz mi? Ne kadar zamanda öğrenilebilir?

Bölgede Vietnamca ve İngilizce konuşuluyor. Az da olsa Fransızca konuşanlar da var. Öğretenlere sordum 4 ay diyorlar. Bana sorarsanız henüz bilmiyorum. Kısmetse öğrenirim İnşaAllah.

Gözlemlerinize veya tecrübelerinize dayanarak, Vietnam`da çocuk yetiştirmek konusunda ne düşünüyorsunuz? Türkiye`ye kıyasla zorlukları veya kolaylıkları nelerdir?

Gıda yönünden baktığınızda çok güzel. Çünkü sebze ve meyve bol. Tamamen doğal. Eğitim düzeyi de iyi, çünkü çok önemsiyorlar. Benim oğlum Vietnamca ve İngilizce eğitim veren Türklerin okuluna gidiyor. Çok şükür memnunuz. Yedikleri yemekler de helal olduğu için içimiz huzurlu. Sadece orta okul burada 4 yıl, Lise 3 yıl. Oğlum Abdullah bu sene orta okul 4 `e geçti. Kendisi ihvanımız olur. Duadan unutmayın İnşaAllah. Bazı şeyler kıyas kabul etmez. O yüzden bu konuyu kıyaslamak istemiyorum. İnsan zıddını görünce elindekilerin ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyor. Ama benim oğlum gene de çok şanslı, okulda belletmen abileri var. Bazı şeylerden uzak değil. Demek ki her zorlukla bir kolaylık var.

Zengin bölgelerde küçük çocuklar için parklar varmış. Ayrıca doğal paklar varmış, zaten daha çocuklar küçükten ana okuluna gönderiyorlar. Yeni nesille çok ilgileniyorlar.

Biz ailemizle beraber Ho Chi Minh şehrinde oturuyoruz. Oldukça yeşillik bir bölgedeyiz. Köprülerle bölünmüş, ulaşım çok kolay, çünkü halkın çoğunluğu motor kullanıyor. Tabiki toplu taşım araçları da var. Ama motor bu bölgenin hayat kaynağı, inanın üzerinde kocaman buzdolabını bile rahatlıkla taşıyorlar. Maddi durumuları iyi olmasa bile, almak için çaba sarfediyorlar. Yemek işini genelde dışarıda halledilyorlar. Hem ucuz, hem kolay. Bu bölgede işçilik ucuz, üretim için tercih ediliyor. Türkiye`ye göre ucuz olan veya pahalı olan yerleri var. Ama genel anlamda çok pahalı değil. Burada alıştığımız bir Metro market var. Alırken ürünlere dikkat ediyoruz. Bizlere bu bölgeyi kolay eden Rabbimiz, gelmek isteyenlere de kolay eder İnşaAllah. Elimden geldiğınce yardımcı olmaya çalıştım. Allah enanet olun. Allahın rahmeti, S.A.V Efendimizin şefaati, büyüklerimizin himmeti hepimizin üzerine olsun, Vietnam`dan sevgilerle…

Aynur Hanım, Röportajımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz.

Röportaj: Tuba YILDIRIM

Merak Edenler İçin Vietnam

Vietnam, 340 bin kilometrekarelik ülke,dünyanın en kalabalık 13. ülkesi; nüfusu 81 milyon. Nüfusunun yüzde 87’si Vietnamlılardan, geriye kalan yüzde 13’ü de beş dil ailesine bağlı 54 etnik gruptan oluşuyor.

Türkiye’ye coğrafi ve kültürel olarak çok uzak olan Vietnam, Çin ve Hindistan kültürü tarafından sarılmış. Budizm,Tao ve Konfüçyus felsefesinin, tapınaklarının yanında kiliseler de var.

Güneyden kuzeye doğru 2 bin 500 kilometreden daha uzun bir sahile sahip Vietnam, doğusunda Güney Çin Denizi tarafından çevrelenmiş. Batısındaki komşuları Kamboçya, Tayland, Laos ve kuzeyde Çin.

Bu ince uzun ülke, bu nedenle öyle 3-5 günde gezilemeyecek kadar çok sayıda kıyı, iki büyük(güneyde Mekong, kuzeyde Kızıl Nehir) delta ve bunların oluşturduğu sayısız nehir kolları(yüzen marketler), kasabalar ve şehirlerden oluşuyor. Ülkenin hiçbir yerinde bir yükselti, tepe, dağ göremezsiniz. Kuzeydeki Çin sınırında aynı zamanda milli park olan “Hoang Lien Dağları’nda ülkenin ünlü ve gelen gezginlerin görmeden, yürüyüş deneyimi yaşamadan gidemeyeceği Sapa bölgesi ve güneyde Mekong delta turu sonunda ulaşılan Kamboçya sınırındaki güneşin batışının zevkle izlendiği Budist tapınağın da bulunduğu tepe dışında.

Güneyin eski başkenti Saygon, kuzeyle birleşmeden sonraki yeni adıyla Ho Chi Minh şehrinde “pagoda” adıyla adlandırılan, grotesk kahramanların renkli sayısız heykelleri, her boyda yakılan tütsü çubukları, farklı tapınma gösterileri, ayinleri bu tapınakları ziyaret etmeye yeterli neden oluşturuyor. Bunlardan Giac Lam Pagoda’nın şehrin en eski ve orijinal tapınağı olduğuna inanılıyor.

Fransız koloni dönemini hatırlatan, 1877 yılında inşa edilen iki kuleli, kızıl tuğlalı Notre Dame Katedrali ile mimarisiyle dikkati çeken postane ilgiyi hak ediyor. Ama Ho Chi Minh şehrinde asla görmeden gidemeyeceğiniz yer, 2000’li yıllara kadar, Amerika eski başkanı Bill Clinton’un ziyareti öncesi verdiği parasal destek ve gayri resmi özür ile adı değiştirilen “Savaş Müzesi”  yani ” Amerika Savaş Suçları Müzesi” olmalı.

Müzeyi o dönemin bir Amrikan askeri ile ve Vietnamlı öğrencilerle birlikte gezdim. Türkiye’de tüylerimizi ürperten savaş karşıtı posterlerin pek çoğunu, başına silah dayalı Vietnamlı kadın ve Napalm bombasından kaçan çırılçıplak kızın fotoğraflarının orijinallerini ve daha nice vahşet fotoğrafları bulunuyor. Meclis binası, Tarih Müzesi, Vietnam usulü “Mahmutpaşa” pazar yeri de sizleri bekliyor. Şehri yürüyerek değil de bir taşıt ile gezmeyi düşünüyorsanız, tek bir seçeneğiniz var ; cycko.

Üç tekerlekli ve pedallı bisiklet. Bu bisikleti sürücüsü ile kiralayıp bir saatliğine bir dolar karşılığı unutulmaz bir şehir gezisi deneyimi yaşayıp, hayatınızın ilklerinden birini yaşayabilirsiniz.