Demir Maskeli Adamın Adasında Müslüman Mezarlığı

Lerin Adaları, Akdeniz’de, Fransa’nın Cannes şehri açıklarında bulunan iki küçük adacık. L’İle St Marguerite, adalardan büyük olanı. Turistleri kendine çeken doğal güzelliklerinin yanı sıra, tarihi bir çok olaya da sahne olmuş bir yer burası.

Küçük adanın adı St. Honoret. Adalar isimlerini St. Marguerite ve St. Honoret adlı iki rahibe kız kardeşten alıyor. Zaten şimdi de adalardan, kardeş adalar diye bahsediliyor. 5. yüzyılda burada bir grup rahibe yaşamış. Küçük adada halen hizmet veren bir manastır bile mevcut.

Cannes’den kalkan küçük bir gezi gemisiyle yaptığınız 15 dakikalık yolculuktan sonra adaya varıyorsunuz. Etrafınızda süzülen yelkenlileri izleyerek ve Akdeniz’in o tadına doyulmaz mavisini seyrederek geçirdiğiniz kısa, ama keyifli bir yolculuk bu.

Adanın 1630’lu yıllarda İspanyol askerleri tarafından inşa edilmiş olan kalesi hala ayakta. Kalenin hemen yanındaki yerleşim yeri 1. yüzyıldan kalma küçük bir Roma köyü. Günümüzde, üyeleri kalenin restorasyonunda çalışan “Gençlik Merkezi”nin mekanı şimdi burası.

Kalenin bir başka özelliği de; Alexander Dumas’nın “Demir Maskeli Adam” romanındaki kahramanın, yani Kral XIV. Louis’nin kardeşinin, 1698 yılından itibaren, yaklaşık 10 yıl boyunca bu adada mahpus bulunduğu yer olması. (Romandaki hikaye gerçek, fakat bu tutuklunun gerçekten kralın kardeşi olup olmadığı konusu şüpheli.)

Adanın tarihi bu kadarla da kalmıyor. Burası maalesef sadece yüzüne demir maske giydirilen adama değil, başkalarına da zindan olmuş zamanında.

Bunu, adada yürürken karşımıza çıkan “Cimetiere Musulman” (Müslüman Kabristanı) tabelasını görünce şaşkınlıkla öğreniyoruz.

Tabeladaki açıklamaya göre; “Cezayir’in fethi sırasında çoğu Abd el-Kader kabilesinden olan asiler!, adadaki kaleye hapsedilmiş ve bu hapis hayatı esnasında ölenler buraya defnedilmiş.”

Tabeladaki açıklama ile yetinmiyor, araştırıyorum: 1830 yılının Temmuz ayında, Fransızların Cezayir’i işgaliyle başlıyor hikaye. İşgalin hemen ardından, Fransa’nın Cezayir halkına din ve kültür empozesi faaliyeletleri başlıyor. Buna karşı çıkan Müslüman Cezayir halkı, işgalin ikinci yılında Emir Abdulkadir idaresinde bir mücadeleye başlıyor. Emir Abdulkadir, işgalcilerle 14 yıl savaşıyor, fakat Aralık 1947′de Fransızlar tarafından şehit ediliyor.

Kabirlerini gördüğümüz kişiler, tabelada yazıldığı gibi asiler değil, aksine dinleri ve vatanları için savaşmış, esir alınmış ve gurbette, esir durumda vefat etmiş Cezayirli şehitler. Demek ki esir alındıktan sonra bu adaya getirilmiş ve hayatlarının sonuna kadar burada mahpus tutulmuşlar.

Cezayir’in kurtuluş mücadelesi Emir Abdulkadir ve yandaşlarının yok edilmesi ile bitmiyor. Esaret, eziyet, işkence, katliam ve sonrasında başkaldırı, direniş, şehadet ve zafer… Çileli Cezayir halkı neler yaşamış, neler…

Burada yatan Müslümanları -tevafuken de olsa- ziyaret etmiş olmak tuhaf bir duygu veriyor bize. Gurbette tanıdık bir yüz görmek gibi… Gözlerimiz yaşlı, yüzümüzde hüzünlü bir gülümseme ile ayrılıyoruz yanlarından. Şehitlere sunabileceğimiz tek hediyemizi de ihmal etmeden: Birer Fatiha okuyoruz onlar için.

Zamanında onlara zindan olmuş, cennet güzelliğindeki bu Akdeniz adasında, huzur içinde uyuduklarını düşünüyoruz. Cennette buluşmak istiyoruz onlarla, şefaatlerine ermek ümidiyle…

Ruhları şad olsun…

Nurgül Çelik

Mart 2007

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Go to Top