Bawa Muhaiyaddeen

Amerika’nın Tasavvufi Yüzü;

Hiç bir belde yoktur ki unutulsun, kendi haline bırakılsın, Allah (cc) ın adı geçmesin; bir peygamber, bir elçi veya bir yol gösterici gönderilmemiş, O`nun azameti ve birliği ilan edilmemiş olsun. Bunun için zaman ve mekan uygun olduğunda sebepler halkedilir ve “Ol!” denilince olur…

Herhangi bir yazılı belgede bulamayacağımız, halk arasında söylene gelmiş rivayetlere göre; kimliği meçhul genç bir Amerikalı kadın rüyasında “beni burdan gel al kızım” diyen yaşlı bir adam görür. Ertesi gün yine aynı zat, yine aynı rüya. Adam yine, “gel beni buradan al kızım” demektedir rüyada. Bu adam kim olabilir, ben onu nereden alacağım diye endişelere boğulur genç kadın. Ancak rüyada gördüğü adamın kim olabileceği konusunda hiç bir fikri olmadığı gibi nereden alacağı hakkında da en ufak bir bilgisi yoktur.

Üçüncü kez, aynı adam, yine aynı rica; ”beni gel buradan al”. Bu sefer yakalar kolundan, “seni nereden alacağım, sen kimsin” diye soracak fırsatı bulur ruyada. Adam, “ Sri Lanka`nın Kataragama Ormanında, Jaffra şehrinde, falanca köyden gel beni al” der.

Büyük bir rahatlama, biraz da telaş ile hazırlıklarını yapar ve uçağa atladığı gibi Sri Lanka`ya gider. Kataragama Ormanına, oradan da Jaffra şehrine varır. Rüyasındaki adamı tarif eder ve elinle koymuş gibi rüyasındaki adamı bulur. Ona rüyasını anlatır ve kendisini Amerika`ya davet eder. Birlikte Amerika`ya gelirler. Genç kadın kendisine bir ev tahsis eder ve ihtiyaçlarıyla ilgilenir.

İşte bu zat Bawa Muhaiyaddeen`dir.

Amerika Öncesi

Muhaiyaddeen~Mücahid, yani Allah için mücadele eden, canını veren anlamına gelir. Adı ile müsemma bu zat, gerçekten de hayatını insanlara hizmet etmeye, inançlarını kuvvetlendirmeye, onları İlahi hakikate uyandırmaya adamış biridir.

Muhammad Raheem Bawa Muhaiyaddeen hazretlerinin ne zaman doğduğu bilinmiyor. Ancak 100 yaşından fazla yaşadığı ve 1986`da öldüğünü gözönüne alırsak, 1800`lü yılların sonlarına doğru, 1875-85 yıllarında doğmuş olması muhtemeldir.

Bawa Muhaiyaddeen Sri Lanka’nın (Seylan) Kataragama Ormanında bir türbenin bakımından sorumlu bir türbedardır. Bu türbenin Albülkadir Geylani Hazretlerine adanmış bir türbe oluşu, onun Kadiri Hazretlerine bağlılığını, hatta Kadiri tarikatine mensub bir şeyh olduğunu göstermektedir.*1

Kataragama Ormanı`nın kuzey bölgesinde bulunan Jaffra şehri, Hinduların bulunduğu bir bölge idi ve kendisini swamı (hoca) veya guru (mürşid) diye çağırırlardı. Hem bedeni olarak tıbbi hastalıkları, hem de ruhsal ve manevi hastalıkları, hatta şeytani duyguları ve vesveseleri de tedavi etmekle şöhret bulmuştu.

Jaffra dışındaki dünyanın kendisinden haberdar olması ise ancak 1940 yılında mümkün olacaktı.

Kataragama Ormanlarında bir şeyh

Bawa hazretleri, Kataragama Ormanında 30 yıl inzivaya çekilmiş, et yememiş, sadece ormandaki otlarla beslenmiş ve kendini tamamen Allah yoluna adamış bir zat idi.

Türbe işleriyle meşgul olurken, ziyaretçileri yanına çağırır, onlara tatlı bir şive, yumuşak bir üslüple vaaz ve nasihat ederdi. Ziyaretçiler onu büyük bir ilgi, merak ve arzu ile dinlerler, çoğunun ismini bile bilmediği bu yumuşak sesli insanı dinlemek onlara huzur verirdi.

Bir gün vaaz ve sohbetlerinden daha çok istifade etmek isteyen biri Bawa Hazretleri evine davet eder. O da 40 gün içinde yanlarında olacağına dair söz verir. Ama elinde ne adres vardır ve ne de yol tarifi. Fakat geleceğine dair söz verdiği gün, tarifsiz ve adressiz evlerini bulur. İşte bu olay Bawa Hazretleri ve onu tanıyanlar için bir dönüm noktası olur. Bir başka deyişle sırrı açığa çıkar.

Amerika`ya gelişi

Türbe ziyaretine gelen; herkesi etkileyen mizacı, her kesimden, her din ve kültürden insanın anlayacağı türden sohbetleri çok geçmeden şöhretini Kataragama Ormanı’nın ötelerine taşır.

1971 yılında Amerika`ya Pensylvania bölgesine gelir. Bundan sadece iki yıl sonra 1973 yılında, Guru Bawa Fellowship`i kurar, ancak guru isminin kendilerine guru diyen ama aslında uzaktan yakından guru lakabıyla ilgisi olmayanlar tarafından suistimal edilmesinden dolayı, derneğin adını Bawa Muhaiyaddeen fellowship (dernek) olarak değiştirir. Bu girişimiyle Amerika`da sohbet halkasına binlerce müridin katılacağı tebliğ ve irşad süreci başlamıştır.

Sri Lanka`da olduğu gibi Amerika`da da çok çeşitli dinden, kültürden, milletten insanlar sohbet halkasına katılır. Sohbetlerindeki akıcılığa, sadeliğe, anlaşılırlığa, aynı zamanda derin manaya vakıf olanlar, sohbetlerine devam eder, çeşitli sorularla meraklarını yenmeye çalışırlar.

Gün geçtikçe dinleyicilerinin sayısı artar, dergah kalabalıklaşır ancak, samimiyet imtihanından acaba kaç kişi geçecektir? Sayıları her geçen gün hızla artan takipçilerini bu anlamda bir sürpriz beklemektedir.

Gerçek müridler bu tarafa

Rivayete göre; Bawa Muhaiyaddeen`in takipçilerine Müslüman olduğunu açıklaması veya sözlerinden Müslüman olduğunun anlaşılması üzerine, 500 bin civarında olan takipçileri, yarı yarıya düşer. Resmi olarak dergaha devam edenlerin sayısı 1000 civarında kalır.

Ancak kesin olarak bilinmemekle beraber onun sayesinde İslamiyeti kabul eden ve onun sevgi ve ilim halkasından istifade edenlerin sayısı bundan çok daha fazla olduğu açıktır.

Araştırmalara göre, Amerika’da yılda  20.000 kişi İslamiyeti seçiyor ve Bawa Hazretlerine bağlanarak Müslüman olan kişilerin büyük çoğunluğunu Amerikalı kadınlar oluşturuyor. Bu kadınlardan bazıları, eğer sufism olmasaydı, İslamiyet`i kabul etmeyebileceklerini itiraf ediyorlar.*2

Sanat insanı Allah`a ulaştırırsa sanattır

Bawa Hazretleri resim yapar, ağaçları, kuşları, çiçekleri resmederdi… Otoritelerin gözünde eserleri sıradan, belki çocukça bir masumiyete sahipti. Aslında o bir sanat icra etmekten ziyade, resimlerini Allah`ı anlatmak için vasıta kılmıştı.

Allah`ın 99 ismi şerifini boyadığı resim, insanın kabinde açan Esma-ül Hüsna çiçeğini ve 99 ismi şerifi ile dolu insan kalbini temsil ediyordu.

Sohbetlerini Tamil diliyle yapar, konuşmalar tercüman vasıtasıyla dinleyenlerine aktırılır, konuşmaları önce tercüme edilir, sonra yazı diline çevrilirdi.

40`ın üzerinde kitap yazmış, bu kitaplar 10 bin saatten fazla tutan sesli dosya haline getirilmiş, 1971`den 86 ya kadar yaptığı söylemleri, şiir ve ilahileri ses ve video olarak kaydedilmiştir.

Arabuluculuk görevi

Bawa hazretleri, bütün Amerika`da , Kanada ve ingiltere` de pek çok gazeteci, dini lider, alım, eğitimci ve dünya liderlerinin takdirini de toplamıştır.

Siri Lanka`daki görevini, ileri ve kalabalık nüfusa sahip, imkanları daha geniş bir toplumda, etkisini çoğaltarak ifa etmeye devam etmiştir. Bütün hakiki mürşid-i kamillerin yaptığı gibi, rızayı barıyı kazanmak adına, tebliğ etmede sınır ve ülke tanımamamış, insanı ilgilendiren her konuda, çevresinde ve dünyada olup bitenleri takip etmiş, gereğinde müdahale etmiştir.

Karınca Adam ve Bawa Muhaiyaddeen Mescidi

1984′ de Bawa Muhaiyaddeen camisi yapılmaya başlanır. Caminin inşaası 6 ay sürer. Caminin inşasının neredeyse tamamı, Bawa hazretlerinin adeta koyulacak her malzemenin yerini bizzat tesbit ederek, derneğin gönüllü üyeleri tarafından yapılır ve 1984`de ibadete açılır. Zat 1986`ya kadar sohbete, irşada, tebliğe, bu dünyadaki kutsal vazifesini ifaya devam etmiş ve görevini 1986 yılında tamamlayarak, Hakk`in rahmetine kavuşmuştur…

Her ne kadar o kendisini “karınca adam” olarak, hatta en zayıf karıncadan daha zayıf bir varlık olarak nitelemişse de, ölümünden sonra kendisini “Zamanın Kutbu” olarak kabul edenler olmuştur.

İslam ve barış

Bawa hazretleri mesajlarında “İslam eşittir, sükunet ve birlik” demektedir.

İslam sabır, Allah`tan gelene razı olmak, Allah`a güven ve Allah`a şükretmek demektir. Bunu anlayan ve bu şekilde hareket eden kişi gerçek mümindir. İslam, yalnızca Allah`a ibadet etmek için birlik olmakdır. 

Bawa hazretleri, bir türlü aradığı huzuru bulamayanlara, iç huzuru tavsiye eder. Ona göre;

İnsan barışı, huzuru, mutluluğu birliği sevgiyi ve bütün iyi özellikleri kendi hayatında, kendi iç dünyasında bulmalı önce. Sadece bunu yapabilen kişi, başkalarının acısını, zorluklarını, sıkıntısını anlayabilir. Akıllı insan bunu bilir, anlar ve kendi hatalarını düzeltir, böylece başkalarına da yardım eder.

İnsanı bulunduğu şartlara göre değerlendir: Aslana ot, ineğe et verme!

İnsanın, özellikle de gençlerin kötü alışkanlıklar ve yanlış eğitimleri sonucu düştükleri durumu ve terbiyeleri konusuna şöyle bir açıklama getirir;

Şehirde yetişen bir at, tam terbiyesini tamamlamadan şehri terkeder, vahşi atlara karışırsa, tekrar eğitilmesi imkansızlaşır. Ata binmek zorlaşır, hatta tehlikeli olur, seni sırtından atar, yaralanırsın. Fakat şehirde yetişen bir atı satın alırsan ona binmek kolaydır.

İnsan da böyledir, insan da doğru yoldan uzakta bir terbiye görürse yanlış ve kötü alışkanlıklar edinir. Terbiye almamış bir insana nasihat etmek tehlikelidir…

Asla irfanı olmayan bir insana öğüt verme. Böyle insanlardan kaç. Bir insanın içinde ne olduğunu daha konuşmadan anlamaya çalış. Bunu yapmazsan, sanki bir dağa taş atmışsın gibi tehlikeli olur. Attığın bir taş, bir çok parçaya ayrılıp geri döner ve seni yaralar.

Aynı şekilde aklı ve irfanı olmayan bir insana nasihat etmek düşman kazanmak ve nefret edilmek şeklinde sana geri döner. Aslana ot, ineğe et verme! Yemezler… Bunun gibi aptala da nasihat etme. Değişmeye çalışana yemek ver. Uyanıklığı olanı yedir.

Tarlayı ürün için analiz ettiğin gibi, hayatını ve bedenini de analiz et

Bawa Hazretleri toplumdaki dertlerin teşhis ve tedavisi için tasavvufi yöntemleri kullanır. Maddi herşeyin karşılığında, manevi bir yaklaşım, bir yöntem, bir yön ve anlatım bulur. Nasıl olur da insan tarla alırken, ev alırken toprağı ve yeri analiz eder de, kendini ve cennete giden yolları analiz etmez?

Şimdi bir çiftlik aldığınızda, amacınız iyi bir ürün yetiştirmek olur. Çünkü bir çiftliği iyi ve karlı ürün yetiştireceğine inandığımız için alırız. Bazen bir ev yapmak bazen mısır yetiştirmek için bir arsa alırız… Ev için yüksek bir arazi alırız ki su basmasın, tarla için alçak bir arazi almak lazımdır ki iyi ürün versin. Eğer arsa mısır yetiştirmeye elverişli ise onu nasıl gübreleyeceğimiz de bilmemiz gerekir. Sonra hangi ürün bu tarlaya uygun, hangi bakteriler, tarlada hangi böcekler var, kökleri nasıl büyür, meyve ağaçlarını nereye, çam ağaçları nereye ekilmeli. Bütün bunları iyi ürün almak ve iyi bir çiftlik sahibi olmak için düşünülmelidir.

Tıpkı bunun gibi, cennetteki ruhlarımızın evini de böyle kurmamız lazım. Hangi malzemelere ihtiyacımız var. Kalbimizin, aklımızın durumu nedir? Arzularımız nelerdir. Aklımız, arzumuz, hırsızlık, öfke, şüphe, bencillik… bunlar hayatımızdaki tarlayı mahveden böceklerdir. Bunlar tarladaki böcekler gibi bizim iyi ürünlerimizi mahveder. Allah bize bir beden ve bedenin içinde bir güç vermiş. Nasıl tarlayı ürünü dikmeden önce analiz ediyorsak, hayatımızı da bedenimizi de anlamak ve analiz etmemiz lazım. Bu dünyaya geliş sebebimiz nedir? Allah`ı bilmek ve cenneti kazanmanın sırlarını öğrenmektir.

Helal ve haram;

Bawa Hazretleri nasihatlerini teşbih ve benzetmelerle yapar, böylece, hem akılda kalması kolay olur, hem de anlaşıması güç mevzular daha anlaşılır hale gelir. İslami konular şakaya gelmez. Yaradanını bilmeli ama iyi bilmeli, hatta yaratılan herşeyde Allah`ın eseri olduğunu görmelidir.

Kurban etmek demek, herşeyden fedakarlık etmek demektir. Herşeyi kurban edince, geri kalan tek şey Kur`an`dır. Kurban, köyünü, keçiyi veya ineği kurban etmek, boğazlamak değildir. Kalbimizde milyonlarca kurban edilmesi gereken hayvanı meleke, huy vardır. Bunların kalpte öldürülmesi, kurban edilmesi lazımdır. Bunlar öldürüldükten sonra yenilen şeyin helal mi haram mı olduğu farkedilebilir… Dünyada gördüğünüz herşey haramdır. Görünen yalnız Allah ise, o helaldir.

Peygamberimiz (AS) a ve Alimlere övgü

Bawa Hazretleri, Peygamberimize (AS) yapılan övgülerin, okunan mevlütlerin bidat olduğuna dair yapılan eleştirilere, konunun içine alimleri ve mürşidleri de dahil ederek şöyle cevap verir;

Bir çocuk sevdiği babasını güzel sözlerle, cümlelerle över ve hatırlar, babasına bu şekilde saygısını sunar. Hükümdarlar da aynı şekilde övülür ve anılırlar.

İnsanlar diğer bir insanı böylesine överken bize doğru yolu gösteren, imanımızı güçlendiren, Allah`ın elçisini övmesin ve ona saygısını, sevgisini göstermesin mi? Mükemmel bir insan mükemmel bir elçi ve Peygamber olarak onu övmek haram mıdır? Bu yanlış mıdır? Hem Peygamberimize ve hem de onların varisi olan, insanlara doğru yolu gösteren alimlere, evliyalara, kutuplara da saygı göstermek boynumuzun borcudur.

Cemaat şuuru

Bawa Hazretleri cemaat şuurunu ve dışlanacak, hor görülecek, devre dışı bırakılacak kişilerin sadece Allah`a düşman, O`na karşı gelenler olduğunu, aksi takdirde herkese kapılarının açık olduğunu şöyle ifade ediyor;

Neden ibadet ettiğimizde biraraya geliyor ve aynı mekanda ibadet ediyoruz? Niye aynı anda başlarımızı eğiyoruz? Birlik ve beraberlik için, cemaat olmak için. Bütün dünyada Müslümanlar başlarını birlikte eğer, ayağa kalktıklarında birlikte kalkarlar. Rükuya birlikte eğilir, secdeye birlikte giderler.

Bu hareketlerimizle hepimiz Rabbimizin huzurunda ölüyüz demek isteriz, kalktığımızda hayata geri döner diri olduğumuzu ilan ederiz, birlikte, tek vücut ve cemaat olarak… Çünkü İslam cemaat dinidir. Kimseyi dışlamamalıyız, ancak Allah`la zıt olanı, O`na düşman olanı, Allah`ın dışladığını dışlarız.

Son Söz

Bize göre Bawa Hazretleri okuma yazma bilmediği halde, tanımadığı, bilmediği bir kültürün insanları arasına karışarak onlara vaaz ve nasihat için seçilmiş biridir. Ona duyulan sevgi, basit bir hayranlığın çok ötesinde, daha önce işitmedikleri gerçeklere yani hakikate susamış Amerikan toplumunun doğru zaman ve zeminde yol bulması ile tabiri caizse iyi olacak hastanın, doktorunun ayağına gelmesi kabilinden bir hikmetin gerçekleşmesi anlamına gelmektedir.

Öyle ya, Sri Lanka ormanlarında hiç kimsenin tanımadığı bir zatın, bir Amerikalının rüyasına girmesiyle Amerika`ya gelmesi, yumuşak ve tatlı konuşmasıyla kendini sevdirmesi, etrafında binlerce insanın vaazlarına katılması, İlahi bir hikmetten başka bir şey değildir de nedir… Onun hikmetlerle dolu bu yolculuğu, bir hicret değilse, İlahi bir rızanın gerçekleşmesinden başka ne olabilir? Rabbimizin bir karış toprağı dahi, kendisinden habersiz bırakmak istemeyişi, onun büyüklüğünün bir işareti ve İla-yı Kelimetullah’ı cihana hakim kılmak isteyişinden başka nasıl bir mana taşımaktadır?

Amerika ve Dünya onu 20. yy. ın sonlarına doğru tanıdı, İslam Dünyası belki hala bilmiyor, belki henüz yeni tanımaya çalışıyor. Bu anlamda Batı’nın bizden daha dinamik, hatta elindeki değerlere bizden daha vefakar ve sadık olduğunu söylemek mümkün. Doğu kendisini överken bu noktaları da gözönünde bulundurmalıdır. Kendi değerlerini Batı’ya kaptıran, Batı’nın kültürüne çekinmeden kapılarını açan İslam dünyası, Batı’nın asıl bu kıymet bilen yönüne gözlerini dikmeli ve örnek almalıdır.

Araştırma; Rabia Yener

Nisan/2013

Dip Notlar;

*1- Prof. Dr. M. Es`ad Coşan bir sohbetinde, Bawa Hazretlerinin bir Kadiri değil, Nakşi şeyhi olduğunu söylemektedir.

*2- Muslim Women In America, Yvonne Yazbeck Haddad, Jane I. Smith, Kathleen M. Moore

Kaynaklar;

en.wikipedia.org

baharna.com

2 Yorum / Comments

  1. MUSTAFA Çıkrık 02/02/2018 at 09:52 - Cevapla / Reply

    Müslümanlar olarak hem yeryüzünde İslâm’ı ve Müslümanları ilgilendiren şeylerden haber-dar olmalı, hem de kendi ülkemizdeki diğer İslâmî cemaatlerle kardeşlik ve muhabbet bağ-larımızı güçlendirmeliyiz. İslâmiyet yeryüzüne ancak böyle hâkim olabilir. Ve İslâmiyet’i ancak bu şekilde sevdirebiliriz. Aramızdaki İslâmî ve imanî kardeşlik bağları olan “RABBİMİZ BİZ, HÂLIKIMIZ BİR, MÂLİKİMİZ BİR, MABUDUMUZ BİR… BİR, BİR, BİNE KADAR BİR, BİR… HEM PEYGAMBERİMİZ BİR, KİTABIMIZ BİR, DİNİMİZ BİR, KIBLEMİZ BİR… BİR, BİR, YÜZE KADAR BİR, BİR” şeklinde Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin ifade ettiği birliklerimizi öne çıkarıp birbirimizi sevmezsek, hem Peygamber Efendimizin (SAV) söylediği “kâmil mü’min” vasfına kavuşamaz, hem de İslâm kalesinin kapılarını düşmanlarımıza mânen açmış oluruz. Günü-müzde Müslümanlar olarak en büyük eksikliklerimizin başında aramızdaki husumet ve ay-rılıklar gelmektedir. Bunların en büyük ilacı, yüce Rabbimizin Kur’anında ve Sevgili Peygam-berimizin Hadîs-i Şeriflerinde bildirdiği mü’minlerin kardeş olduğu ve birbirlerini sevmeleriyle ilgili emirleri uygulamaktan geçmektedir. Rabbim bizlere birbirimizi gerçek manada sevmeyi nasib eylesin.

    • Rabia Yener 02/02/2018 at 09:52 - Cevapla / Reply

      Butun soylediklerinize sonuna kadar katiliyorum Mustafa Bey. Bu konuda Nureddin Hocaefendimizin, sizin soylediklerinizi destekleyen cok guzel bir yorumu var; “Ortak zeminlerimizi güçlendirelim. Farklılıkları, barışı riske sokacak hale getirmeyelim. Eğer tefrika aranacak olursa, parmak izi her insanda farklıdır. Halbuki fıtrattaki tevhid, insanlık için tek çözümdür.”
      Ziyaretiniz ve yorumunuz icin tesekkur ederiz.

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Go to Top