FESÜPHANALLAH! “America the Beautiful” NASİHATNAME I

Alev Alatlı’nın kendine has üslubuyla araştırma, bilgi ve tecrübelerinden yola çıkarak kaleme aldığı kitabı FESÜPHANALLAH, Avro-Amerika’nın kuruluşuna etki eden tarihi olayları Antik Yunan-Roma tarihinden günümüze sıralayarak okuyucularına sunuyor. 

Bunu yaparken tarih, dil, din, ticaret, felsefe, matematik, bilim, edebiyat, coğrafya, siyaset, filozoflar, efsaneler, müzik ve sinema konulara dahil edilerek kapsamlı bir resim çizmeyi başarıyor. Eserinde sıklıkla kullandığı “Pencere”ler konu başlıklarını temsil ederken, konular arasına serpiştirdiği “Necefli Maşrapa”lar okuyuculara farklı ufuklar açıyor.

Bir çırpıda ve internet olmadan okunması zor, zira kitabı okurken araştırmaya gereksinim duyulacak bir sürü olay, bilgi, kitap, kaynak, kavram ve kişi ile karşılaşılıyor. Dinlenen müzikten, izlenen filmlere kadar Avro-Amerikan düşünce dünyasında Hristiyanlıkla bir biçimde ilintili olmayan hiçbir şey olmadığına şahit olurken, her yeni konu başlığında bir çok enteresan bilgi ediniliyor. 

Amerika Birleşik Devletleri’nin (Yeni Dünya Düzeni) hangi hayaller üzerine kurulmak istenmiş olduğunu anlatabilmenin tek yolunun geçmiş tarihi iyi anlamaktan geçtiğini vurgulayan Alatlı, detaylandıkça detaylanan bilgiler sunuyor:

  • Tarsuslu Pavlus’un İncil ile gelen hakikatleri kendi tasavvur ettiği bir dine dönüştürürken Hristiyanlığın tahrif ile yozlaştırılmasından, Hristiyan akaidini (Teslis) şekillendiren İznik Konseyi’ne,
  • İnsanı insan yaptığını düşündüğümüz tüm değerlerden yoksun, vahşi, kanlı, utanç verici pagan Roma tarihinin Hristiyanlaşma sürecinden, o tarihten bu yana Doğu ve Batı’nın her zaman ayrıştığına ve Batı’nın Doğu’ya her zaman daha üstün tutulduğuna, 
  • Ülke sınırlarının ve ulusal dillerin belirsiz olduğu, okuma yazma oranlarının %10’u geçmediği Avrupa’dan, ruhani salahiyet ve iktidarın Kilise’ye dünyevi erkin ise krallara verildiğine inançla, biçare halka karşı sorumluluklarından azat edilmiş yöneticilerin hesapsız işkence ve baskılarına,
  • Britanya Adaları ve Kıta Avrupası’nda yaşayan insanların akıllarını şeytanlarla, büyülerle, kehanetlerle bozdukları dönemden, sayısız masum kadının katledildiği cadı avlarına, 
  • Kanlı ve siyasi Katolik-Protestan mezhep çatışmaları arasında gidip gelen Tudor Hanedanı’ndan, Hollanda, Fransa, Birleşik Krallık arasında dini hassasiyetleriyle öne çıkan girift akraba ilişkilerine, 
  • “Eski Dünya’nın” (Church of England) katı kuralları, baskıları, hapis ve cezalarından kaçan Avrupa’nın sefil atıkları Ayrılıkçı Püritenlerin “Yeni Dünyada” ki (Amerika) sözde muhteşem fırsatlara planlı göçlerinin (hicret) teşvik edilmesinden, “America The Beautiful” sloganlarıyla göç için kurgulanan Sir Francis Bacon’ın Müstemlekeleştirme Projesi’ne (The New Atlantis) 
  • İngiliz kimliğini kavramlaştıran ve Kraliçe I. Elizabeth’in gayrimeşru oğlu olduğu iddia edilen Bacon’ın ünlü oyun yazarı Shakespeare olduğundan, kendilerini seçilmiş addeden Amerikan Püritenlerine (Visible Saints),
  • Eski Ahit’le başlayan Yeni Ahit’le tamamlanan “kesintisiz bir din” düşüncesiyle Yehova’nın “Yeni İsrailoğulları” olarak seçtiği Püritenleri okyanustan geçirip Massachusetts’e ulaştırmasından, Yahudilikle Hıristiyanlığın füzyonu olan Evangelism’e,
  • Büyük Britanya kökenli 59 aileden oluşan Boston Brahminlerinden, ABD’nin Kurucu Babaları’na,
  • Evreni fethetme hayalindeki emperyalist devletlerin utanç verici Afyon Savaşlarından, afyon kaçakçılığından nemalanan günümüz tanınmış ailelerinin nasıl zenginliklerine zenginlik katarken suçlarını hayırsever cemiyetler kurarak ya da bağış yaparak bastırmaya çalıştıklarına, 
  • Avro-Amerikan medeniyetini her koşulda doğrulamayı başarabilecek beyinler yetiştirmek için kurulmuş üniversitelerinden, Püriten kafilelerinin Massachusetts’e ayak basmalarının üzerinden iki yüz yıl geçmemişken örgütlenen ve tüm dünyayı saran misyonerlere,
  • Ve daha neler nelere…

Akademik iddiası olmayan fakat dipnotlarla zenginleştirilmiş bu eser, olanı değil kendi ajandalarına göre olması gerekeni öne çıkartan modernist tarih yazımıyla Avrupa kültürünün pazarlandığı medeniyet tarihinin öteki yüzünü gözler önüne seriyor. Christendom ile özleşmiş Avrupa tarihinden günümüze, Batıda taht ve otorite mücadelesi verenlerin menfaat uğruna ahlak ve vicdandan yoksun yaptırımlarını, devam edegelen sömürgeciliği ve kemikleşmiş din/felsefi temelli düşünce altyapılarını öğrendikçe neden hiçbir zaman Batılı olamayacağımızı (olmak istemeyeceğimizi!) idrak etmeye vesile oluyor.

Alev Alatlı’nın dediği gibi “Stockholm Sendromu’ndan kurtulmanın yolunu bulmamız, kendimizi sevmeyi yeniden öğrenmemiz lazım..”

Kısacası dünya algımızı derinleştirecek bir kitap! 

Okumaya devam etmek isteyenler için kitabın devamı mahiyetindeki diğer iki eseri de ismen zikredelim:

HAFAZANALLAH! All American He-Man NASİHATNAME II – Alev Alatlı 

“ŞİDDET BİR ERKEKLİK AYİNİDİR!” Trail of Tears NASİHATNAME III – Alev Alatlı

Filiz Arslan

Mart 2023

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Go to Top