Sri Lanka

Daha önce hiç adını bile duymadığım bir ülkeydi Sri Lanka… Bir haftalık gezimiz sonrası sizlere kısaca tanıtacak kadar öğrenmiş oldum bu güzel ülkeyi. %15-20 civarı Müslüman nüfus var ve birbirlerine bağlı yaşıyorlar. Yani her şehirde bir Müslüman mahallesi ve cami var ve Müslümanlar bu semtte toplanmış oluyorlar.

%70 Budist ve Hindular oluşturuyor, her yerde tapındıkları meşhur Buda heykellerini görebilirsiniz. %10-15 civarı da Hristiyan nüfus var, onları da kendilerine özgü heykellerden anlıyorsunuz.

Sri Lanka, Hint Okyanusunda, Hindistan’ın güneyinde damla şeklinde, küçük bir ada. Tropik iklim ve bitki örtüsüne sahip. Seylan çayı ve baharatları ile meşhur… Zaten yemekleri de çok baharatlı ve çok acı seviyorlar.

Biz sahillerine ve tropik bitki örtüsüne hayran kaldık. Ülkede, Adam’s Peak (Adem Tepesi) olarak adlandırılan koni biçimindeki dağ, pek çok dinin kutsal saydığı bir mekan. Tepesindeki ayak izine benzeyen büyük çöküntüyü her din kendince önemli olan birine atfetmiş. Bunların asıllarının olmadığını düşünsek de manzara için ziyaret edilebileceğini düşünüyoruz.

İnsanları iyi, temiz, iyiliksever insanlar. Dikkatimi çeken bir diğer husus ise insanları çok iri olmayıp, zayıf yapılı olmaları ve az yemeleri.

Sri Lanka’da son zamanlara kadar Cuma hutbelerinde Abdülhamid Han için dua edilirmiş. Çarşıda Osmanlı fesi halen satılır ve düğünlerde damat Osmanlı fesi takarmış, Müslüman ailelerin evinde de fes bulunurmuş. 

Meşhur Galle kalesini gezerken sahilde bir evliya kabri ile karşılaşıyoruz. Tek başına, huzurlu, dalgaları ve engin denizi seyrediyor tam kıyıdan. Kim bilir ne zaman gelmiş halkı irşad için, hangi bahçenin gülüymüş, bilmiyoruz, hiçbir yazı yok, derviş amca deyip okuduk ve vedalaştık.

Yemediğimiz kadar tropik meyva yedik. Renk renk, çeşit çeşit tropik meyvalar var burada. Görmediğimiz çeşit çeşit meyvaları görünce maşallah barekallah demekten kendimizi alamadık, Dünyanın ağaçta yetişen en büyük meyvasını da burada tanımış olduk; Jackfruit…

Sahilleri kesinlikle görmeye değer… Uzun, sakin, harika kumsalları, hindistan cevizi ağaçları uzanmış, yeşil ve mavinin eşsiz buluşması… Sahildeyken gerçekten cennetten bir köşede gibi hissediyorsunuz kendinizi…

Eğer gitmeyi planlıyorsanız, bir kaç tavsiye: Sahillere yeterince vakit ayırın ama bizim eski üç tekerlekli motorları olan tuktuklara binmeyi, Galle kalesini, meşhur Kandy şehrini, Kandy’deki Royal Garden Botanical Garden’i gezmeyi, Yale National Park’ta safari yapmayı, çay bahçelerini ve Mcwoods çay fabrikasını gezip, bahçesinde ikram ettikleri çaylarını içmeyi, Sigiraya’daki meşhur Aslan Kalesi’ne çıkarken yanınıza şemsiye almayı, Pinnawala Elephant Orphanage’da fillere muz yedirmeyi, acı seviyorsanız fish curry yemeyi sakin ihmal etmeyin!

Eğer bizim gibi yağmura hasret ülkelerden birinde yaşıyorsanız, yağmura, yeşile, denize, tropik lezzetlere doyacağınızdan emin olabilirsiniz.

Esma Velioğlu

2 Yorum / Comments

  1. Elif Demir 30/10/2020 at 17:34 - Cevapla / Reply

    Çok merak ettim, çok güzel anlatmışsınız. Teşekkür ederim
    Bir gezi planı yapıyoruz da, yiyeceklerini güvenilir miyiz helallik noktasında?

    • Esma Velioğlu 06/11/2020 at 03:19 - Cevapla / Reply

      Müslüman restorantlarda güvenebilirsiniz, bizim gibi farklı tatları seviyorsanız sıkıntı çekmezsiniz, özellikle mango gibi tropik meyvelerle bol vitaminli kahvatı ve ara öğünler yapabilirsiniz, yemekler baharatlı ama meyveleri çok tatlı

Yorum Bırakın / Leave a Comment

Go to Top